Kadınların gebelik elde etme kapasitesi yumurtaların kaybıyla sürekli olarak azalır. Henüz menopoz öncesi düzensizlikler başlamadan, bu azalma ciddi boyutlara varabilir. Bu gerekçe ile Amerikan Üreme Tıbbı Derneği kadın yaşı ile ilgili önerileri gözden geçirerek 2014 yılında güncellemiştir...

Üreme Potansiyeli Ve Kadın Yaşının İlişkisi

Ekim 2014

Kadınların gebelik elde etme kapasitesi yumurtaların kaybıyla sürekli olarak azalır. Henüz menopoz öncesi düzensizlikler başlamadan, bu azalma ciddi boyutlara varabilir. Bu gerekçe ile Amerikan Üreme Tıbbı Derneği kadın yaşı ile ilgili önerileri gözden geçirerek 2014 yılında güncellemiştir. Bu yazıda bu güncellemelerle ilgili bilgi sunulacaktır.

Bir kadın henüz anne karnındayken, gebeliğin 20.haftasında sahip olabileceği en fazla sayıda yumurtaya sahiptir. Altı ile yedi milyon civarında yumurta gebeliğin 20.haftasından başlayarak doğal olarak azalmaya başlar. Kadın dünyaya geldiğinde bir ya da iki milyon yumurtası kalmıştır.

Aynı kadın ergenliğin başında 300-500 bin, 37 yaşında 25,000 ve ellili yaşlarının başlarında yalnızca 1000 yumurtaya sahip olacaktır. Yumurta sayısındaki ilerleyici azalmaya benzer olarak gebe kalabilme potansiyeli de yaşla birlikte azalacaktır. Gebelik potansiyeli 35 yaştan sonra azalmaya başlayarak, 37 yaştan sonra bu azalma daha belirginleşmektedir. Kan tahlillerinde ölçülen folikül stimülan hormon düzeyinde artış, antimüllerian hormon ve inhibin B seviyerinde azalma yumurta sayısına ek olarak, yaşla birlikte yumurta kalitesinde de azalma olduğunu göstermektedir.

Kadın yaşı tek başına üreme potansiyeli üzerine en etkili olan faktördür. Ancak, yapılan çalışmalar cinsel aktiviteden bağımsız olarak kadın yaşının artışıyla üreme potansiyelinin azaldığını göstermiştir. Aynı ilişki tüp bebek uygulamasıyla gebelik elde edilmesi için de geçerlidir. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde 2010 yılı tüp bebek uygulamaları incelendiğinde canlı bir bebeğin doğumu ile sonuçlanan tüp bebek uygulamasında başarı oranı 35 yaşın altındaki kadınlarda %41,5, 35-37 yaş kadınlarda %31,9, 38-40 yaş kadınlarda %22,1, 41-42 yaş kadınlarda %12,4, 43-44 yaş kadınlarda %5 ve 44 yaştan büyük kadınlarda %1 olarak bulunmuştur. Buna karşın, genç kadınlardan elde edilen yumurtalar yaşı daha ileri kadınlara verildiğinde, yumurta verilen kadının yaşından bağımsız olarak %51 gebelik oranı sağlanmıştır.

Bunların yanında yaşın ilerlemesiyle üreme potansiyelini etkileyen myomlar, tüplerle ilgili hastalıklar ve endometriozis gibi diğer bozuklukları da daha sık görülür. Daha önce yumurtalıkla ilgili ameliyat geçirmiş vakalar, kemoterapi ve radyoterapi gibi yumurta hasarına yol açan durumlar, şiddetli endometriozis, sigara kullanımı ve ailesinde erken menopoz öyküsü olan vakalar, yumurta sayısı azlığı ve üreme potansiyelinde ciddi azalmalar açısından artmış risklere sahiptirler.

Gebelik potansiyelinin azalmasının yanında, artan yaş sayısal kromozom bozuklukları ve kendiliğinden düşüklerin görülme riskini de arttır. Yaşın artmasıyla birlikte hücre bölünmesi sırasında hücre içi yapılarda bozukluk şansı artar. Hatta yaşı daha ileri olan kadınlarda, yapısal olarak normal gözüken embriyolar da bile kromozomlarda sayısal bozukluk daha sık görülür. Benzer olarak, fetüsün kalp atımları gözlendikten sonra bile gebelik kaybı, yaşı daha büyük olan kadınlarda daha sıktır. Tüp bebek gebeliklerinde 35 yaşın altındaki kadınlarda ortalama düşük oranı %13’ken, bu oran 44 yaş ve üstündeki kadınlarda %54’e çıkmaktadır.

Yaşın artışına bağlı üreme potansiyelindeki azalma, üreme üzerine olumsuz etki eden faktörlerin artması ve artan gebelik kayıpları sebebiyle; 

 

Daha detaylı bilgi için;

Doç. Dr. Kahraman Ülker (info@tupbebek-genetik.com)