Ovulasyon indüksiyonu (Yumurta gelişiminin uyarılması)
Düzenli adet gören bir kadında yumurtalıklardan her ay bir adet yumurta seçilir ve yumurtlama zamanında bu yumurta çatlayarak tüplerde sperm ile karşılaşır ise döllenme gerçekleşir. Ancak düzenli adet görmeyen ve yumurtlama problemi olan kadınlarda bu durum gerçekleşmeyecektir. Bu nedenle yumurtlamayı uyarmak için yapılacak ovulasyon indüksiyonunda amaç verilen ilaçlar ile bir veya iki follikülün gelişmesinin sağlanmasıdır. Follikül olgunlaştığında eklenecek tetikleyici hormon bu yumurtanın olgunlaşması ve çatlamasını sağlayacaktır. Tetikleyici hormon verildikten 36 saat sonra zamanlı bir ilişki yapılması veya intrauterin inseminasyon (aşılama) yapılması gebelik şansını arttıracaktır. Bu işlemlerin yapılabilmesi için tüplerin açık, sperm incelemesinin normal ve gebeliğe engel olabilecek başka bir durumun olmadığının önceden kanıtlanmış olması gerekmektedir.
Ovulasyon indüksiyonu için kullanılan ilaçlar
1. Klomifen sitrat: Hipotalamustaki östrojen reseptörlerine bağlanıp yumurta geliştiren hormonların (gonadotropinlerin) salgılanmasını uyararak follikül gelişimini sağlar. Klomifen sitrat çoğunlukla ovulasyon indüksiyonu amaçlı kullanılmasına rağmen tüp bebek tedavisinde de yalnız veya gonadotropinlerle beraber kullanılabilmektedir.
2. Letrozol : Vücutta sentezlenen östrojen hormonunu azaltarak FSH salgısını arttırır. Hem ovulasyon indüksiyonu amaçlı ve hem de tüp bebek tedavisinde ve özellikle de meme kanseri öyküsü olan kadınlarda östrojen hormon seviyesinin yükselmesinin engellemek amaçlı gonadotropinlere eklenerek kullanılmaktadır.
3. Gonadotropinler: Rekombinant FSH veya hMG içerikli ilaçlardır. Cilt altı veya kas içi enjeksiyonlar şeklinde uygulanır.
Intra-uterin inseminasyon (IUI)
Semen örneğinin hazırlık aşamalarından geçirildikten sonra en iyi hareketli spermlerin seçilmesi ve ince bir kateter yardımı ile rahim içine verilmesi işlemidir. Semen örneğinin hazırlanarak spermlerin seminal plazmadan, hücre artıklarından ve lökositlerden ayrıştırılıp, ileri hızlı hareketli spermlerin seçilmesi ve bunların rahim içine verilmesi sağlanır.
İşlem sonrası elde edilen en hızlı hareket eden spermler bir kateter vasıtası ile rahim içerisine verilir (Resim 1). Bu şekilde vajina ve rahim ağzı geçilerek spermin yumurtaya daha yakın bir yere bırakılması sağlanmış olur. İşlem bütünüyle ağrısız olup anestezi gerektirmemektedir.
IUI öncesinde yumurtaların geliştirilebilmesi için yukarıda bahsedilen ovulasyon indüksiyonu yöntemleri kullanılır. Yumurta boyutu 18-20mm’ye ulaşınca olgunlaştırma-çatlatma iğnesi olarak bilinen rekombinant-hCG enjeksiyonu uygulanır. İlaç enjeksiyonundan yaklaşık 36 saat sonra çift işlem için çağırılır. Açıklanamayan infertilite olgularında IUI ile başarı şansı %15-18 arasında değişmektedir.
Resim 1: Semen örneği hazırlık aşamalarından geçirilerek hareketli spermler seçilir ve ince bir kateter ile rahim içine verilir.
Tüp bebek işlemleri
Konvansiyonel tedavi yöntemleri ile başarı sağlanamadığında veya aşağıdaki faktörlerin birinin varlığında direkt olarak tüp bebek işlemlerine geçilebilmektedir.
Şiddetli erkek faktörü (Sperm parametrelerinde şiddetli bozukluk izlenmesi, sperm sayısında belirgin azalma (<5milyon/mL), hareket azlığı, ciddi şekil bozukluğu ya da menide hiç sperm bulunmaması)
Tubal faktör (tüplerde yapışıklık veya tıkanıklık izlenmesi veya tüplerin cerrahi olarak alınmış olması)
Şiddetli endometriosis
Uzun süreli (3 yılı aşmış) ve diğer tedavilere cevapsız, açıklanamayan infertilite olguları
Konvansiyonel tedavilere yanıtsız yumurtlama problemleri
İleri anne yaşı(>38 yaş) ya da yumurta rezervinin belirgin azaldığı durumlar
Tek gen hastalıkları ve HLA uyumlu embriyo seçimi gerektiren olgular
Tüp bebek tedavileri aşağıdaki basamaklardan oluşmaktadır
- Yumurtalıkların uyarılması (kontrollü ovaryan hiperstimülasyon, KOS)
- Yumurta toplama işlemi (OPU)
- Laboratuvar ortamında döllenme (fertilizasyon)
- Embriyo kültürü, gerekirse embriyo dondurma (FET)
- Embriyo transferi (ET)
Tüp bebek işlemlerinin ilk aşaması çok sayıda yumurta gelişiminin sağlanmasını hedefleyen tedavi kısmı kontrollü ovarian hiperstimulasyon, KOS olarak bilinir. Bu amaçla kadının yumurtalık rezervi, yaşı, kilosu ve varsa önceki tedavileri açısından değerlendirme yapılır ve kendisi için en uygun olabilecek ilaç kullanım protokolü ve ilaç dozlarına karar verilir. Bu kararlar hastaya göre seçilmekte ve bireyselleştirilmiş tedavi protokolleri benimsenmektedir. Dolayısı ile bir hastanın tedavisi bir başka hastadan farklılık gösterebilmektedir.
Kontrollü ovarian hiperstimulasyonda kullanılan ilaçlar (Gonadotropinler)
Follikül Stimülan Hormon: FSH içerir. Rekombinant DNA teknolojisi ile üretilir. Cilt altına enjekte edilerek kullanılır.
Luteinizan Hormon: LH içerir. Rekombinant DNA teknolojisi ile üretilir. FSH içeren ilaçlar ile follikül büyümesinin yetersiz olduğu özellikle ileri yaş vakalarında FSH ile birlikte kullanılabilir.
Human Menopozal Gonadotropin: Menopozdaki kadının idrarından elde edilir. Doğal FSH ve LH içerir. Cilt altına veya kas içine enjekte edilerek kullanılır.
Highly Purified Human Menoposal Gonadotropin: Menopozdaki kadınların idrarından elde edilir. HMG’den farkı yüksek derecede saflaştırılmış olmasıdır. FSH ve LH içerir. Cilt altına enjekte edilerek kullanılır.
Yumurtalıkları Olgunlaştırmak için Kullanılan İlaçlar:
Human Chorionic Gonadotropin: Kimyasal yapısı ve fonksiyonu LH’ya benzer. Yumurtalıklardaki folliküller istenilen boyuta ulaştığında yumurtaların olgunlaşmasını sağlamak için yapılır. Tek doz şeklinde cilt altına uygulanır.
Gonadotropin Releasing Hormon (GnRH Analoğu): GnRH hipofizden FSH ve LH salgılanmasını uyaran bir hormondur. Kullanılmaya başlandığında ilk önce flare up etki ile FSH ve LH hormonu salgılanmasını arttırırken sonrasında baskılayıcı etkisi ortaya çıkar. Yarılanma ömrü r-hCG’ye göre daha kısa olduğu için yumurta toplama işleminden sonra yumurtalıklarda kalan folliküllerin büyümesini engelleyerek OHSS (yumurtalıkların aşırı uyarılması) riskini ortadan kaldırır.
Baskılayıcı İlaçlar:
GnRH Antagonisti: Kısa protokol uygulanan vakalarda kullanılır. Hipofizden FSH ve LH salgılanmasını baskılayarak yumurtalıklardaki folliküllerin asenkron büyümesini ve zamansız çatlamasını engellemek için kullanılır.
GnRH Analoğu: Uzun protokol uygulanan vakalarda kullanılır. Kullanılmaya başlanan ilk günlerde FSH ve LH salgılanmasını uyarırken devam eden günlerde bu hormonların salgılanmasını baskılayarak yumurtalıklardaki folliküllerin erken çatlamasını engeller.
Diğer ilaçlar:
Folik asit: Folik asit eksikliğinde yeni doğan bebeklerde nöral tüp defektleri nadiren de olsa oluşabilmektedir. Bu nedenle tedavinin hazırlık döneminde varsa folik asit eksikliğini engellemek için kullanılır.
Antibiyotik: Rahim ağzında veya menide bulunabilecek ve cinsel yolla geçebilecek bazı bakteriler tüp bebek tedavisinde başarı şansını olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle hazırlık döneminde hem kadın hem de erkeğe antibiyotik kullanımı önerilir.
Metformin: İnsülin direnci olan olgularda, polikistik over sendromu vakalarında ve obezite problemi olan vakalarda artan insülin düzeyleri yumurta kalitesini ve hormonal durumu olumsuz etkileyebileceği için bu hastalarda metformin kullanımı önerilir.
Prednol: Embriyo transfer edildiğinde endometrium tarafından embriyonun yabancı hücre gibi algılanmasını baskılamak için transferden itibaren sadece 4 gün kullanılmaktadır.
Progesteron: Embriyonun rahim iç tabakasına tutunması ve gebeliğin devam etmesi için progesteron hormonuna ihtiyaç vardır. Jel, iğne veya ağızdan kullanılan formları mevcuttur.
Tedavi protokolleri:
IVF uygulamalarında amaç, kadından yeterli sayıda ve kalitede yumurta elde etmektir. Uygulamalarda protokol seçimi hastaya göre değişmektedir. Bu seçimde, tüp bebek merkezinin deneyimi ve başarısı önemli bir kriterdir. Kadının yaşı, yumurtalık rezervi, hormon değerleri, vücut kitle indeksi ve varsa önceki tedavilere verilen yanıtlara uygun olarak seçilen bir protokol ile yumurta büyütme sağlanır. Olguların özelliklerine göre farklı şekillerde uygulanabilen KOS tedavilerinde öncelikle gonadotropin adı verilen yumurtalıkları uyarıcı ilaçların yardımı ile yumurtalar belli bir olgunlaşma aşamasına getirilir. Bu süreçte istenmeyen bir zamanda yumurtaların çatlamasını engellemek için agonist veya antagonist adı verilen ilaçlar kullanılır.
Antagonist protokol:
Günümüzde tedavide en yaygın kullanılan protokol, “kısa protokol” olarak da bilinen “antagonist protokol” olup, bu tedavi şemasında tedaviye genellikle adetin ikinci veya üçüncü günü başlanır. Fakat kanser tanısı konulması ve kemoterapi gerekliliği gibi acil durumlarda adetin herhangi bir günü tedaviye başlanabilmektedir (random start).
Tedavide öncelikli amaç çok sayıda yumurtanın ve embriyonun elde edilebilmesini sağlamaktır. Bu amaçla yumurtalıkların uyarılması için hormon preparatlarının cilt altı enjeksiyon yöntemi ile uygulanmasına başlanır. Kullanılan başlıca ilaçlar; folikül uyarıcı hormon (rec-FSH), insan menopozal gonadotropini (hMG), rekombinant luteinizan hormon (rec-LH) ve rec-FSH + rec-LH kombinasyonu içeren preparatlardır. Tedavinin ilerleyen günlerinde gelişen yumurtaların boyutları ve kan hormon düzeylerinin ölçülmesi için kontroller gerekebilmektedir. Takipte elde edilen sonuçlar doğrultusunda ilaç dozlarında gereken değişiklikler yapılır. Yapılan bu kontrollerde yumurta boyutlarının belli bir aşamaya gelmesini takiben kan hormon düzeylerinin kontrolsüz olarak artmasını ve yumurtaların zamanından önce çatlamasını engellemeye yönelik olarak tedavi şemasına ilave ilaçlar eklenmektedir. GnRH antagonistleri denilen bu ilaçlar uyarıcı ilaçlar ile birlikte yumurta olgunlaştırma-çatlama iğnesinin yapıldığı güne kadar devam eder. Bu tedavi ile yumurta gelişimi ortalama olarak kişinin ilaca verdiği cevaba göre değişebilmekle beraber genellikle 10-12 gün kadar sürmektedir.
Şekil 1: Antagonist protokol:
Uzun protokol
Uzun protokolde tüp bebek tedavisine bir önceki adetin 21. günü (ovulasyondan 7 gün sonra) 10 IU veya Gonapeptyl ile başlanır. Bu enjeksiyonlardan yaklaşık 10 gün sonra adet kanaması başlar. Adetin 2. günü yapılan ultrasonografi ve hormon sonuçlarına göre gonadotropinlere başlanır ve baskılayıcı enjeksiyonun dozu yarıya indirilir. Yumurtalıklardaki folliküller yeterli sayı ve boyuta ulaştığı zaman gonadotropinler kesilir ve yumurta olgunlaştırma iğnesi r-hCG yapılır. Olgunlaştırma iğnesinden 36 saat sonra ise yumurta toplama işlemi gerçekleştirilir.
Şekil 2: Uzun Protokol
Oral kontraseptif ile kombine long (uzun) protokol:
Long protokolden farklı olarak doğum kontrol hapına bir önceki adetin 2. veya 3. günü başlanır ve bitinceye kadar (21 gün) kullanılır. Doğum kontrol hapının 16. gününde ise baskılayıcı cilt altı enjeksiyon iğnelerine başlanır. Tedavinin geri kalan kısmı uzun protokol ile aynı şekilde uygulanır.
Long stop protokol
Adetleri düzenli olan kişilerde adetin 21. günü, adetleri düzenli olmayanlarda ise yumurtlama gününden 1 hafta sonra, GnRH analoğu 10 ünite, başlanır. Enjeksiyonun başlanmasından yaklaşık 10 gün sonra adet kanaması başlar. Adetin 2. günü ultrasonografi ve hormon sonuçlarına göre yumurtalıklardaki folliküllerin büyümesini sağlamak için gonadotropin tedavisine başlanır ve baskılayıcı enjeksiyon iğneleri kesilir. Adetin 5 veya 6. günü yapılan ultrasonografi sonucuna göre yumurtalıklarda bulunan folliküller belli bir boyuta ulaşınca yumurtaların erken çatlamasını engellemek için tedaviye GnRH antagonisti eklenir. Bu ilaçlar, yumurtalar yeterli sayı ve boyuta ulaştığında kesilir ve yumurta olgunlaştırma iğnesi yapılır. Olgunlaştırma iğnesinden 36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır.
Şekil 3: Long stop protokol
Co flare-up protokol
Adetin 2. günü yapılan hormon testleri ve ultrasonografi bulguları normal ise tedaviye GnRH-a iğnesinden 10 ünite ile başlanır. Adetin 3. günü tedaviye yumurtalıklardaki folliküllerin büyümesini uyarmak için gonadotropin eklenir. Adetin 5. veya 6. günü yapılan ultrasonografi ve hormon testlerinin sonucuna göre kullanılan enjeksiyon dozu yarıya indirilir (5 ünite) ve gonadotropin enjeksiyonları ile yumurtalıklardaki folliküller yeterli sayı ve boyuta ulaşıncaya kadar devam edilir. Yumurtalıklardaki folliküller yeterli sayı ve boyuta ulaştığı zaman yumurta olgunlaştırma iğnesi yapılır. Olgunlaştırma iğnesinden 36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır.
Şekil 4: Co flare-up protokol
Mikrodoz Flare-up Protokol
Mikrodoz protokolünde tedaviye başlamadan önceki ay, adetin 2. veya 3. günü doğum kontrol hapı başlanır. Doğum kontrol hapı bittikten 2 gün sonra yapılan hormon testleri ve ultrasonografi sonuçlarına göre tedavinin ikinci aşamasına geçilerek günde 2 kez 40 mcg GnRH-a enjeksiyonuna başlanır. Bu enjeksiyonlardan 2 gün sonra tedaviye gonadotropin eklenir ve yumurtalıklardaki folliküller belli bir boyuta ve sayıya ulaşıncaya kadar devam edilir ve ardından olgunlaştırma iğnesi yapılır. Olgunlaştırma iğnesinden 36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır.
Şekil 5: Mikrodoz flare-up protokol
Ultra-long Protokol
İleri evre endometriozis ve adenomyozis olgularında kontrollü over stimülasyonuna başlamadan 3 ay önce GnRH analoğu depo formundan yapılır. Amaç endometriozis veya adenomyozis odaklarını baskılamaktır.
Mild Stimülasyon
Mild stimülasyon protokollerinde standart protokollere göre daha düşük doz ve daha kısa süreli gonadotropin kullanılır. Yapılan çalışmalarda mild stimülasyonda diğer protokole göre ovarian hiperstimülasyon sendromu riskinin ve maliyetin daha düşük olduğu gösterilmiştir. Ancak mild stimülasyonda diğer protokollere göre uygulamaların sayısına göre elde edilen gebelik oranlarının daha düşük olduğu da gösterilmiştir.
Random Start Protokol
Klasik olarak IVF uygulamalarında yumurtalıkları uyarıcı ilaçlara adetin 2. günü başlanmakta ve bu tedavi yaklaşık 12- 15 gün sürmektedir. Kemoterapi veya radyoterapi alması gereken kanser (özellikle meme kanseri) olgularında fertilitenin korunması amacı ile tedaviye başlamadan önce yumurta veya embriyo dondurma işlemleri önerilmektedir.. Kemoterapiye başlama zamanını geciktirmemek için bu vakalarda adet olmalarını beklemeden siklusun herhangi bir döneminde yumurta uyarma işlemine başlanabilir. Bu protokole adetin herhangi bir gününde başlanabilir olmasından dolayı random start protokol denir. Özellikle östrojen reseptörü pozitif olan meme kanseri vakalarında verilen gonadotropinlerin östrojen seviyesini yükseltmemesi için tedavi süresince letrozole verilerek östrojen düzeyi yükselmeden çok sayıda yumurta ve embriyo elde edilebilir. Yapılan çalışmalarda random start başlanan protokoller ile adetin 2. günü başlanan standart protokoller arasında yumurta kalitesi, embriyo gelişimi ve döllenme oranları açısından bir fark bulunmadığı gösterilmiştir.
Yumurta Toplama İşlemi (OPU)
Yumurta toplama işlemi vaginal yoldan hafif anestezi (sedoanaljezi) altında uygulanmaktadır (Resim 2-3). Bu nedenle bir önceki akşam saat 24:00'den itibaren hiçbir şey yiyip içmemeniz ve sabah size bildirilen saatte aç olarak merkeze gelmeniz istenecektir.
İşlem için ultrasonografi probuna ilave edilmiş bir iğne kullanılır ve her bir folikülün içine girilerek ultrason eşliğinde follikülün içindeki yumurta aspire edilir. Çoğu zaman işlem rahat tolere edilir ve ciddi bir ağrıya yol açmaz. Eğer işlem sonrası ağrı hissedilirse parasetamol tablet almanızda sakınca yoktur. İşlem bitiminde bir süre sulu gıdalarla beslenmeniz sağlanıp yaklaşık bir iki saat gözlem altında tutulduktan sonra ayrılmanıza izin verilecektir. Yumurta toplama işlemlerinde nadir de olsa kanama ve enfeksiyon gibi komplikasyonlar görülebilmektedir. Böyle bir durumda hastanede gözlem altında olmanız veya kanamadan şüpheleniliyor ise nadiren laparoskopi yapılması gerekebilmektedir.
Yumurta topluma işleminden sonra aşağıdaki belirtilerden herhangi birinin olması durumunda mutlaka doktorunuzla iletişime geçmeniz önerilir.
- 38 derece veya daha yüksek ateş,
- Aşırı vaginal kanama (hafif veya lekeleme tarzında kanamalar normaldir),
- İşlemden 8-10 saat sonrasında artan ağrı ile birlikte, halsizlik baygınlık hissi, omuza vuran ağrı,
- Ani kilo artışı, bulantı, kusma, ishal, nefes almada zorluk, karında şişkinlik
Resim 2: Yumurta toplama işlemi vaginal yoldan hafif anestezi (sedoanaljezi) altında uygulanmaktadır.
Resim 3: Yumurta toplama işleminin şematik görüntüsü
Video 1: Yumurta Toplama İşlemi
Elde edilen yumurtaların aynı gün eşinizin spermleri ile IVF veya ICSI yöntemleri kullanılarak döllendirilecektir. IVF (in-vitro fertilizasyon) işleminde elde edilen yumurtaların öevresine hastanın eşinden alınan spermler bırakılır ve spermlerin yumurtayı döllemesi beklenir. ICSI (intrasitoplazmik sperm injeksiyonu-mikroenjeksiyon) yöntemi ise başarı oranlarının çok daha yüksek olması nedeni ile günümüzde artık pek çok merkez tarafından tercih edilen ve merkezimizde de rutin olarak uygulanan yöntemdir (Video-2). Bu yöntemde her yumurta için seçilen bir sperm mikropipetler yardımı ile 200-400 kat büyütme sağlayan mikroskoplar kullanılarak yumurta içine direkt enjekte edilir. Ülkemizde mikroenjeksiyon işlemi ilk kez 1994 yılında Prof. Dr. Semra Kahraman ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiş ve ‘lk canli doğumlar elde edilmiştir. Mikroenjeksiyon için ejekulattan veya testislerden elde edilen spermler kullanılabilmektedir, yumurtaların döllenip döllenmediğinin kontrolleri ertesi gün yapılır. Döllenen yumurtalardan elde edilen embriyolar her gün gelişimleri açısından kontrol edilir. Embriyolar merkezimizde çoğunlukla 5.-6. güne kadar kültüre edilmekte ve blastokist aşamasına ulaşmaları sağlanmaktadır.
Video 2: ICSI- mikroenjeksiyon işlemi
Embriyo transferi
Yumurta toplanma işleminden sonraki 3-4 veya 5-6. günlerde seçilecek embriyolar rahim içine ince bir kateter ile transfer edilmektedir (Video 2). Embriyoların hangi gün transfer edileceği embriyolarınızın gelişme durumuna göre doktorlarımızın ve embriyologlarımızın ortak kararı ile belirlenmektedir. Embriyo transferleri tüp bebek işleminin son basamağı olup son derece önemli bir işlemdir. Uygun şartlarda yapılan embriyo transferi, tüp bebek tedavisinde başarıyı arttıran bir faktördür ve önemi göz ardı edilemez. Bu nedenle transferi gerçekleştirecek doktorun ve embriyoloğun dikkati ve özeni büyük önem taşımaktadır.
Tüp bebek işlemlerinin başarısını belirleyen en önemli faktörlerden biri transfer edilen embriyoların kalitesidir. Çok sayıda embriyonun transferi, gebelik şansını arttırmamakta ancak beraberinde çoğul gebelik riskine yol açmaktadır. Çoğul gebelikler, erken doğum ve buna bağlı olarak bebeklerde yetersiz akciğer gelişimi, enfeksiyonlara eğilim, mental gerilik gibi ciddi risklerin oluşumunu arttırmaktadır. Ayrıca gebelik sürecinde hem anne hem de gelişen bebekler birçok tıbbi sorunla karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle, Sağlık Bakanlığı tarafından çoğul gebelik riskinin azaltılması için transfer edilecek embriyo sayısına sınırlandırılma getirilmiştir. Merkezimizde özellikle çok sayıda iyi embriyosu gelişen vakalarda en iyi embriyonun seçimine olanak sağlamak için 5. Veya 6. gün (blastosist dönemi) embriyo transferi tercih edilmektedir. Blastosist döneminde seçilen en iyi tek embriyonun transferi yapılmakta ve böylece gebelik şansı arttırılırken çoğul gebelik riski azaltılmaktadır, arta kalan iyi embriyolar, çiftlerin birlikte onayı alındıktan sonra dondurularak saklanmaktadır.
Bunun dışında, bazı riskli durumlarda gelişen tüm embriyoların zorunlu olarak dondurulması gerekebilir. Özellikle yüksek yumurtalık rezervi olan hastalarda yumurta gelişimi için verilen hormon ilaçlarına bağlı yumurtalıkların aşırı uyarılması (OHSS: Ovarian Hiperstimulasyon Sendromu) gelişirse elde edilen tüm embriyolar dondurulur. Embriyo transfer işlemi yumurta toplama işleminden 1-2 ay sonra yapılır.
Dondurma işlemi ayrıca preimplantasyon genetik tanı yapılması planlanan hastalarda, tedavi esnasında rahim içi dokusunun, embriyonun tutunması için yeterli kalınlıkta olmamasının saptanması durumunda, transfer öncesi rahim içinde büyük polip, aşırı sıvı toplanması veya tüplerde sıvı izlenmesi gibi durumlarda da embriyoların tümü dondurulmaktadır.
Embriyo transferinde temel prensip, embriyonun rahim içinde belirlenecek bölgeye mümkün olduğunca en az travma ile yerleştirilmesidir. Ağrısız bir işlem olduğundan anestezi gerektirmez. Embriyo transferinin kolay yapılması amacıyla hastanın ilk muayeneye geldiği gün kateter ile transfer provası yapılmakta ve böylece muhtemel zor transferler için önlem alınmaktadır (Resim 3).
Resim 3: Transfer kateteri
Embriyoların rahim içinde verileceği en uygun yerin tespit edilmesi ve rahim içi zarına dokunulmaması açısından, embriyo transfer işleminin dolu mesane (idrar torbası) ile ve ultrasonografi eşliğinde yapılması tercih edilmektedir. Bu şekilde rahim ağzı ve rahim arasındaki açı tespit edilerek, transfer kateterinin izleyeceği yol belirlenmekte ve işlemin daha az travmatik olması sağlanmaktadır. Yüksek çözünürlüğü olan ultrason kullanımı da transfer işleminin daha iyi görülmesini sağlayarak başarıyı olumlu yönde etkilemektedir.
Video 3: Embriyo Transfer İşlemi
Transfer işlemi sırasında rahim ağzında bulunan mukus steril bir çubuk ile temizlenir, ince ve yumuşak bir kateter yardımı ile embriyolar rahim içerisine bırakılır. Transferde yumuşak kateter tercih edilmesi rahim ağzında kanama riskini de azaltmaktadır. Kullandığımız kateterlerin uçları ultrasonografi ile gözlenebildiği için embriyoların rahim içinde bırakılacağı bölge net olarak tespit edilebilmektedir. Kateter içerisine yüklenen embriyoların transferi nazik bir şekilde yapıldıktan sonra kateter yavaşça çıkarılır ve embriyologlarımız tarafından mikroskop altında embriyoların tümünün transfer edilip edildiği kontrol edilir.
Embriyolar rahime yerleştirildikten sonra yarım saatlik dinlenme yeterlidir. Daha uzun süreli yatak istirahatının gebelik şansını arttırıcı bir etkisi saptanmamıştır.