İnfertilite tedavilerinin öncüleri olan Dr. Patrick Steptoe ve Dr. Robert Edwards’ın başarı ile sonuçlanan ilk tüp bebek uygulaması üzerinden 30 yılı aşkın bir süre geçmiştir. Bu uygulamalar sonrasında tüp bebek tedavileri herhalde dünyada en hızlı gelişen ve uygulama alanı bulan bilimsel aktivitelerin başında yer almaktadır.
Ağustos 2009
Baş döndürücü bir şekilde gelişen bu uygulamalarda amaçlanan hep yüksek gebelik oranlarına ulaşmak olmuştur. Birden fazla basamakta gerçekleşen tüp bebek uygulamalarında, başarıyı en fazla etkileyen gelişimler, kadında birden fazla yumurta elde edilmesini amaçlayan ovulasyon indüksiyonu ilaçlarının bulunması ve bunların geliştirilmesi, aynı zamanda da yumurtaların kontrol dışında çatlamasını engelleyen ilaçların kullanıma girmesidir. Gerçektede “kontrollü ovaryan hiperstimulasyon” adını verdiğimiz protokollerin yaygın olarak kullanılması tüp bebek tedavilerinin bugünkü yüksek başarısına ulaşmasını sağlamıştır.
Kontrollü ovaryan hiperstimulasyon uygulamalarında amaç sperm ile döllenmeyi sağlayacak çok sayıda yumurta gelişimini sağlamak ve buradan elde edilecek embriyolar içerisinden gebelik için en uygun olanlarının seçimi için tüp bebek uzmanına imkan sağlamaktır. Bu işlem yapılırken, daha öncede belirtildiği gibi, yumurta büyümesi sırasında yumurtanın erken ve kontrolsüz olarak çatlamasını önlemeye yönelik bir takım ilaçlardan faydalanılır. Klasik olarak bu amaçla kullanılan ilaçlar iki ana bölümde toplanırlar. GnRh analogları adı verilen birinci grup ilaçlar daha uzun yıllardır kullanılan ve yumurta çatlamasını engelleyici etkisinin ortaya çıkması için daha asıl tedaviye başlamadan ve uzun süreli kullanılması gereken ilaçlardır. İkinci grup ilaçlar ise GnRh- antagonistleri adı verilen ve kullanıma girmesi daha yeni olan ilaçlardır. Bu ilaçların etkisi çok daha kısa sürede ortaya çıkmakta ve daha kısa süreli tedavilere imkan sağlamaktadır. Her iki ilacında sonuçlarına baktığımızda eğer doğru kişilerde doğru şekillerde kullanılırsa gebelik başarısı açısından farklılıklar izlenmemektedir. Bu durumda antagonist kullanımının bazı ikincil faydaları önem kazanmaktadır.
Bunlardan en önemlisi tedavi sürelerini oldukça kısaltmaları ve tedavi sırasında hastaların en çok şikayetçi oldukları konulardan birisi olan uzun süreli yoğun enjeksiyonların sayısının azalmasıdır. Bununla beraber bu ilaçların kullanıma girmesi ile birlikte kullanılan protokollerin çeşitliliğinin artması değişik hasta gruplarında hastaya özgü değişik tedavi uygulamaları yapılması şansını arttırmıştır.
Burada bahsedilmesi gereken diğer önemli bir konuda, anolog ilaçların uzun baskılama süreleri, yumurta gelişimini sağlamak amacı ile kullanılan gonadotropinler adı verilen asıl stimulasyon ilaçlarının hastaya daha yüksek dozlarda kullanılması sonucunu getirmektedir. Daha önceki bilgilerimiz hastalara daha yüksek dozlarda ilaç vererek daha yüksek sayılarda yumurta elde edilmesinin gebelik şansını arttırdığı hatta bu dozlara rağmen az sayıda yumurta elde edilmesinin gebelik şansını azaltan “kötü over cevabı” olduğunu gösterirdi. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar, özellikle antagonistlerin kullanımı ile bu baskılamanın azalacağını, kişinin kendi hormonlarının yumurta büyümesine katkı yapacağını, bununla beraber elde edilen yumurta sayısının daha az olmasına rağmen gebelik şanslarının etkilenmeyeceğini göstermektedir.
“Hafif stimulasyon veya hasta dostu” adı verilen bu tedaviler daha az ilaç kullanılarak, daha az sayıda yumurta elde edilmesini sağlaması ve bunun yanında gebelik oranlarını etkilememesi açısından avantajlar sağladığı gibi, tüp bebek tedavilerinin en korkutucu yan etkisi olan “Ovaryan hiperstimulasyon sendromu” adı verilen, kontrolsüz bir şekilde yumurta büyümesi ve bunun sonucunda vücutta görülen ciddi sorunların ortaya çıkması ile karakterize riskleride azaltmaktadır. Aynı şekilde, daha kısa süre ile daha az sayıda ilaç kullanılmasını amaçlayan bu tedaviler, tüp bebek tedavisinin maliyetinide azaltarak, tüp bebek uzmanları ve hastalar için gün geçtikçe daha fazla tercih edilen yöntemler olarak göze çarpmaktadır.
Daha detaylı bilgi için;
info@tupbebek-genetik.com adresine mail atabilirsiniz.
33 yaşındaki Maviş Aksu ve 38 yaşındaki Ünal Aksu 19 yıl önce hayatlarını birleştirmişlerdi ve o günden beri yuvalarını şenlendirecek, ailenin göz bebeği olacak bir çocuk özlemi içindeydiler.
Baba Ünal Aksu, Anne Maviş Aksu ve bebekleri Can, Ceyhun, Nuriye Nur |
Daha önce pek çok farklı merkezde “Aşılama” yöntemi ile gebe kalmayı deneyen çift, bu denemelerin hiç birinden olumlu sonuç alamadı. Yalnız geçen ve olumsuz neticelenen denemelerin ardından umutsuzlukları iyice büyümüştü ve 19 yıl bekledikleri haberi almak için artık sabırsızlanıyorlardı.
1995 yılında gerçekleşen bir dış gebelik ve bu dış gebelik sebebiyle geçirdikleri operasyon neticesinde doktorlar tüp bebek yönteminden başka şansları olmadığını belirttiler.
Aksu çifti 4 Eylül 2008 tarihinde Memorial Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’ne başvurarak bebek umutlarını burada aramaya karar verdiler. İlk denemeleri olumlu sonuçlanmıştı. Ve bunun ardından Mayıs 2009’da, yıllardır bekledikleri mutluluğa kavuştular, hem de 3 kat büyük bir mutluluk olmuştu bu…
Memorial Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Başkanı Prof. Dr. Semra Kahraman, bölüm doktorlarından Op. Dr. Müstecep Kavrut, Op. Dr. Nur Dokuzeylül ve tüm ekibe sonsuz teşekkür eden Aksu çifti, bebekleri Can, Ceyhun ve Nuriye Nur’la olan mutluluklarını Memorial Tüp Bebek Ekibi ile paylaşmak için bir ziyarette bulundular.