Üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık %15’inde infertilite sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu çiftlerdeki infertilite sorununun yaklaşık %50’si ise erkeğe bağlı faktörlerle meydana gelmektedir. Erkek infertilitesi nedenleri değerlendirildiğinde %20-30’luk bir grupta hiçbir neden ortaya...
Mayıs 2014
Üreme çağındaki çiftlerin yaklaşık %15’inde infertilite sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu çiftlerdeki infertilite sorununun yaklaşık %50’si ise erkeğe bağlı faktörlerle meydana gelmektedir. Erkek infertilitesi nedenleri değerlendirildiğinde %20-30’luk bir grupta hiçbir neden ortaya konulamamakta ve bu olgular sebebi bilinmeyen (idiyopatik) infertilite olarak Kabul edilmektedir. Son yıllarda bu olgularda oksidatif strese bağlı sperm fonksiyonel ve yapısal bozukluklarının geliştiği ileri sürülmektedir.
Hayatın devamı için gerekli olan oksijenin insan vücudunda kullanımı sonucu ortaya çıkan oksijen artık maddeleri “Serbest Oksijen Radikalleri” (SOR) olarak adlandırılırlar. Aslında bu normal normal düzeylerde organizma ve hücresel işleyiş için son derece önemli etkiye sahiptirler. Ancak, bu maddelerin düzeyi normal sınırların üzerine çıktığı zaman zararlı etkileri meydana gelir. Normal düzeylerde bulunan SOR sperm ve yumurta (oosit) arası etkileşimde önemli rol oynar ve spermin yumurtayı dölleme aşamalarında gereklidir. Sperm oosit etkileşiminde rol alan önemli oksidan maddeler “Süperoksit (O2-)” ve “Hidrojen peroksit (H2O2)”dir.
Menide oksijen yıkım ürünleri iki yerden ortaya çıkar:
1) Lökosit adı verilen iltihabi durumlara karşı savaşan hücreler
2) Olgunlaşmamış erken evre sperm hücreleri.
Oksijen yıkım ürünleri düzeylerindeki artış hücrelerde, dokularda ve organlarda hasar meydana getirmektedir. Meni (ejakülat) içerisinde oksijen radikallerinin artması iki nedene bağlı olarak ortaya çıkar:
1) Oksijen yıkım ürünlerinin yapımının artması: Enfeksiyonlar, varikosel, obezite, sigara tüketimi vb.
2) Bu ürünlere karşı oluşan korunma mekanizmasında bozulma: Koruyu mekanizmalarda bozukluk
Sperm hücresi yapısı nedeniyle artan oksijen yıkım ürünlerine karşı son derece duyarlıdır. Artan yıkım ürünleri sperm hücresinin hareket kabiliyetini etkilediği gibi genetik materyali (DNA) üzerine de etki gösterir ve sperm DNA yapısının bozulmasına yol açar. Bunlarla beraber pek çok hücre içi hasar meydana gelir.
Oksijen yıkım ürünlerinin başlattığı hasara karşı koruyucu mekanizma antioksidanlardır. İnsan vücudunda ve meni içinde pek çok antioksidan madde vardır. Süperoksid dismutaz, katalaz, glutatyon peroksidaz gibi maddelere ilave olarak L-karnitin, Vitamin A, C ve E, Çinko, Koenzim-Q, Folik asit vb. maddeler koruyu etki yapar.
Oksidatif strese bağlı sperm DNA hasarı, yardımcı üreme teknikleri (YÜT) için oldukça önemlidir. Çünkü bu işlem için yapılan sperm hazırlığı sırasında da yüksek oranda oksijen yıkım ürünü meydana gelmektedir. Bu durumda YÜT başarısını olumsuz etkilemektedir.
YÜT uygulamalarında bu olumsuz etkiyi engellemek için değişik sperm hazırlama yöntemleri kullanılmaktadır. Ancak, artmış oksijen hasarı olduğu düşünülen olgularda işlem öncesi bu durumun düzeltilmesi ve mevcut sperm hasarının önlenmesi ayrıca önem taşımaktadır. Bu nedenle son yıllarda erkek infertilitesinin tedavisinde anti-oksidan ilaçların kullanımı önem kazanmaktadır.
Yapılan klinik çalışmalarda antioksidan tedavi kullanılan infertil erkeklerde kontrol grubuna göre gebelik ve canlı doğum oranlarında başarılı sonuçlar elde edildiği gösterilmiştir. Yine yapılan çalışmalarda semen analizinde sperm parametrelerinde değişim tedavinin 6. ayından sonra ortaya çıktığı gösterilmiştir.
Detaylı değerlendirme sonrası sebebi açıklanamayan erkek infertilitesi bulunan infertil çiftlerde erkek üreme sistemi işleyişine dayalı bazı destekleyici tedavilerin YÜT başarısını artırdığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Bu tedavi uygulamaları içinde anti-oksidan ilaçlarda yer almakta ve erkek infertilitesi nedeniyle YÜT’lerine hazırlanan erkeklerde bu sure içinde önerilen bir tedavi yöntemi olmaktadır.
Daha detaylı bilgi için,
Prof. Dr. Murad Başar (murad.basar@memorial.com.tr)