45 yaşındaki Semir Aydınlı kemiklerin hafif bir dokunmayla bile kırılabildiği osteogenesis imperfekta (cam kemik) hastası olan 4 kardeşten biri, eşi 43 yaşındaki Mesude Aydınlı ise küçükken geçirdiği çocuk felci nedeniyle bir bacağını kullanamıyor. Merkezimize başvurduklarında 2 yıllık evli olan Aydınlı çifti, Semir Bey’in taşıdığı genetik hastalığı taşımayan sağlıklı bir çocuk sahibi olabilmek için merkezimize başvurdular...
Ocak 2011
45 yaşındaki Semir Aydınlı kemiklerin hafif bir dokunmayla bile kırılabildiği osteogenesis imperfekta (cam kemik) hastası olan 4 kardeşten biri, eşi 43 yaşındaki Mesude Aydınlı ise küçükken geçirdiği çocuk felci nedeniyle bir bacağını kullanamıyor. Merkezimize başvurduklarında 2 yıllık evli olan Aydınlı çifti, Semir Bey’in taşıdığı genetik hastalığı taşımayan sağlıklı bir çocuk sahibi olabilmek için merkezimize başvurdular. Dünyada sadece sayılı merkezlerde yapılan bu genetik tanı sayesinde çift ilk denemelerinde başarıya ulaşarak Aralık ayında sağlıklı bebeklerine kavuştu.
Osteogenezis imperfekta bir diğer adıyla cam kemik hastalığı kemik yoğunluğunda azalma ve kemik kırılganlığında artma ile seyreden, yaklaşık 20 000 doğumda bir görülen bir genetik hastalıktır. Öncelikli olarak kemik dokuyu tutmakla beraber, deri, bağ dokusu, tendon, göz akları (sklera), burun, kulak gibi birçok organı etkileyebilmektedir.
Vücudumuzun iskeletini oluşturan kemik dokusu basitçe protein ve minerallerden oluşan bir dokudur. Kemiğin yapısındaki kollajen adı verilen proteinler kemiğin esnekliğini, kalsiyum ve fosfor mineralleri ise sertliğini sağlar. Osteogenezis imperfekta hastalığında kemik dokusundaki temel protein olan kollajenin yapımında genetik bir bozukluk (mutasyon) nedeniyle kemik dokusu yapımında düzensizlik olur. Oluşan kemik dokusu dayanıksız, zayıf ve kırılgandır. Bu hastalığın ağırlık derecesine göre 4 farklı tipi bulunmaktadır. Ağır olgularda doğum sırasında özellikle kaburga kemiklerinde oluşabilecek kırıklar nedeniyle solunum yetmezliği gelişerek bu hastalar kaybedilebilir bu nedenle hasta bebeklerin doğumlarının sezaryenle yaptırılması son derece önemlidir. Hastalığın daha hafif tiplerinde ise düşme ve basit çarpmalarla kol, bacak kemiklerinde kolayca kırılmalar meydana gelir. Tekrarlayan kırıklar kollarda ve bacaklarda kalıcı şekil bozukluklarına (deformite) yol açabilir ve bu şekil bozuklukları sonucu kişi ayakta duramaz, yürüyemez hale gelir. En hafif şeklinde ise boy kısalığı ve kemik yoğunluğunda düşüklük olup kırık nadir görülür. Genetik analizler ile hastalığın tipi ve kalıtım özelliği konusunda daha ayrıntılı bilgi edinilebilir. Çok nadir görülen bu hastalık ailevi geçiş gösterdiğinde, anne veya babadan biri hastalığa sahipse çocukta hastalık riski % 50’dir.
Osteogenezis imperfektanın tedavisinde son yıllarda önemli ilerlemeler meydana gelmiştir. Bu tedaviler ile hastalardaki kemik kırıklarının sıklığı azaltılabilmekte, kalıcı iskelet deformitelerinin oluşması önlenebilmekte veya azaltılabilmektedir. Çocukta tekrarlayan kırıkların yol açtığı şekil bozuklukları oluşmadan tedavi başlanır ise tedavinin başarı şansı yükselmektedir.
Çocuklarına kendi taşıdıkları genetik bir hastalığı aktarma riski yüksek olan çiftlerde anne karnındaki bebeğin sağlıklı olup olmadığı prenatal tanı yöntemleriyle anlaşılabilir. Fakat ne yazık ki, birçok çift, sağlıklı çocuk sahibi olana dek birçok kez gebelik sonlandırılmasının psikolojik, fiziksel ve maddi yükünü taşımak zorunda kalmaktadır. Preimplantasyon genetik tanı (PGT), genetik hastalık taşıyan çiftlerde yumurta ve/veya embriyoları önceden seçip sağlıklı olanlarının transfer edilmesi işlemine dayanmaktadır. Böylece çiftlerin sağlıklı çocuk sahibi olmalarını ve gebelik sonlandırması gibi istenmeyen ve komplikasyonlara yol açabilen bir gerekliliği ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Prof. Dr. Semra Kahraman ve ekibi, 2003 yılında embriyolarda tekgen hastalıklarının tanısı ve HLA doku tayininin ülkemizdeki ilk uygulayıcıları olmuştur.
PGT işleminden önce 3-8 hafta süren bir hazırlık aşaması bulunmaktadır. Bu süre içinde, çiftlerden alınan kan örneklerinde hastalığa neden olan bozukluk (mutasyon) belirlenir ve bu mutasyonun bulunduğu bölgenin kişiye özel bir gen haritası çıkartılır. İlgili mutasyona tek hücrede bakılabilmesi oldukça zordur. Bunu başarmak için DNA molekülüne bağlanıp istenilen bölgeyi çoğaltacak moleküller (primer) dizayn edilir. Bu işlemlerin sonucunda mutasyona bağlı olan birçok bölgeyle ilgili bilgi elde edilmiş olunur ve bu bilgiler PGT işlemi sırasında tanının doğruluğunu arttırır.
PGT işleminde ilgili bölgeleri analiz etmek için önce embriyodan alınan tek bir hücredeki DNA molekülünün milyonlarca kopyası oluşturulur. Özel bir enzimin kullanıldığı tek hücre-PCR yöntemi oldukça hassas bir yöntem olduğu için, dışarıdan gelebilecek her türlü kontaminasyona karşı titizlikle çalışılması gerekmektedir.
Mutasyon taraması sonucu hastamızda Col1A2 geninde mutasyon (heterozigot c.847 G>A, Gly193Ser) saptandı. Çift merkezimize sağlıklı bir çocuk sahibi olmak amacı ile başvurduğu tarihten itibaren, multidisipliner bir çalışma başlatıldı. Bu süreçte, çift, bir yandan genetik araştırmaları için genetik bölümümüz tarafından takibe alınırken diğer yanda başarılı bir tüp bebek tedavisi için gerekli hazırlıklara başlanıldı. Bu amaçla, ileri yaş faktörü de olan Mesude hanım ayrıntılı bir jinekolojik muayene ve hormonal incelemelerden geçirildi, Semir bey de ise yine hormonal inceleme ve sperm incelemesi yapıldı. Bu araştırmalar sonrasında çift için en uygun gözüken yumurta geliştirme protokolü planlandı. Genetik bölümü çalışmalarını tamamladığı dönemde çiftin tüp bebek tedavisi başlatıldı. Yaklaşık 11 gün süren yumurta geliştirme tedavisi sonrasında Mesude hanımdan 9 yumurta elde edildi ve bunların sağlıklı olan 6 tanesine mikroenjeksiyon işlemi uygulandı. Embriyo laboratuarındaki titiz çalışmalar sonrasında sağlıklı gelişim gösteren 5 embriyoya 3. günde biyopsi işlemi uygulandı. Bu işlem ile, her biri 6 ile 8 arasında hücre içeren embriyolardan birer hücre alınarak incelenmek üzere genetik laboratuarına verildi. Laboratuvar ortamında elde edilen 6 embriyo üzerinde preimplantasyon genetik tanı (PGT) yöntemi uygulandı. Bu yöntem sayesinde hastanın taşıdığı Col1A2 genindeki bozukluğu taşımayan embriyolar belirlendi ve sağlıklı olduğu saptanan 1 embriyo eşinin rahmine yerleştirildi. Yaklaşık 12 gün sonra yapılan gebelik testi pozitif çıkan Mesude Hanım yakın takibe alınarak gebeliği izlendi.
Gebeliğinin 20. haftasında bebeğin içinde yüzdüğü amniyon sıvısından bir miktar alındı ve genetik analizlerin doğruluğu teyit edildi. Hena adını verdikleri bebek 7 Aralık 2010’da 38 haftayı tamamladıktan sonra dünyaya gözlerini açtı.
Bugüne kadar Osteogenezis Imperfekta için PGT işlemi Türkiye’de ilk kez yine merkezimizde 2008 yılında gerçekleştirildi. 2010 yılında merkezimizde gerçekleştirilen ikinci uygulamada ise ilk gebelik elde edildi ve Semir-Mesude Aydınlı çifti mutluluklarına Hena bebek ile kavuşmuş oldu.
Daha detaylı bilgi için;
Dr. Cumhur Gökhan Ekmekçi (cumhur.ekmekci@memorial.com.tr)