Memorial Hastanesi Genetik Tanı Merkezi, Üreme Genetiği alanında elde ettiği başarılarını, hizmet yelpazesini genişleterek birçok farklı alana taşıyor.
Ocak 2007
Genetik nedir? Genetik bilimi ne ile uğraşır? Hangi alanlarda insan hayatına katkıda bulunur?
Uzm. Dr. Yaman Sağlam: Genetik kalıtsal özelliklerin araştırıldığı bir bilim dalı. Kelime itibari ile baktığımızda insanlar, hayvanlar ve bitkiler için yapılan çalışmaların hepsini kapsıyor ancak bizim burada ilgilendiğimiz insan genetiği yani tıbbi genetik. Dünyada genetik alanında inanılmaz çalışmalar yürütülüyor. Genetiğin tüm alanlarda insan hayatını nasıl değiştirebildiğini görüyoruz. 2000 yılında Memorial Hastanesi’nde Genetik Tanı Merkezimiz hizmete girdi. Merkezimizde DNA üzerinde moleküler çalışmalar, kromozom çalışmaları ve embriyolarda genetik inceleme yapıyoruz.
Memorial Genetik Tanı Merkezi üç alt birimden oluşmaktadır. Kromozomal çalışmaların yürütüldüğü sitogenetik laboratuarında, konvansiyonel birçok yöntem uygulanabilmektedir. Moleküler sitogenetik biriminde, FISH (Floresan In Situ Hibridizasyon) yöntemi erişkin hücrelere ve embriyo hücrelerine uygulanmaktadır. Moleküler genetik biriminde ise tek gen hastalıklarına ait mutasyon veya mikrodelesyonların saptanmasında çeşitli moleküler teknikler uygulanabilmektedir. Genetik tanı merkezimiz bu üç birimi içeren ülkemizdeki sayılı laboratuarlardandır. Merkezimiz çalışmalarını Tüp Bebek ve Androloji Merkezi ile birlikte gerçekleştirmekte ve Türkiye'de bu amaçla kurulan ilk Reprodüktif Genetik Tanı Merkezi olma özelliğini sürdürmektedir.
Merkezimizde gen dizisi tanımlanmış tüm tek gen hastalıklarında; kalıtsal hastalık taşıyıcısı olan çiftlerin tüp bebek yöntemi ile elde edilen embriyolarından alınan hücrelerin DNA'sı "tek hücre PCR" yöntemi ile çoğaltılmakta ve taranan hastalığa ait gen bölgesi sequencing (dizi analizi) yöntemi ile tanımlanabilmektedir. Sonuçta, kalıtsal hastalığı taşıyan embriyolar elenirken sağlıklı embriyoların anneye transferi ile genetik hastalık taşımayan çocukların dünyaya gelmesi sağlanabilmektedir. Ayrıca talasemi, fankoni anemisi ve lösemi gibi hastalıklarda preimplantasyon genetik tanı yöntemi ile sağlıklı embriyolar seçilebileceği gibi embriyolarda HLA doku tipi tayini de aynı anda uygulanabilmektedir. Böylece doku grubu uygunluğu saptanmış sağlıklı doğacak bebekten elde edilen kordon kanı ve kemik iliğinin kullanılması ile hasta kardeşler için tedavi imkanı doğmaktadır. Bu amaçlarla ekibimiz tarafından uygulanan preimplantasyon genetik tanı yöntemi ile bugüne kadar 250’nin üzerinde sağlıklı bebek dünyaya getirilmiştir.
Memorial Genetik Merkezi’nde geleceğe yönelik hangi araştırmalar yapılıyor?
Prof. Dr. Semra Kahraman: Üreme genetiği üzerinde yoğun olarak çalışıyoruz. İtalya’nın en önemli genetik laboratuarlarından GENOMA ile işbirliğine başladık. Genoma Laboratuarı Başkanı Francesco Fiorentino aramıza katıldı. Merkezimizin hizmet alanını genişletiyoruz. Çok yakında merkezimiz tıbbın her branşının faydalanabileceği bir merkez haline gelecek. Kanser, başta olmak üzere tüm branşlara yönelik araştırmaların yanı sıra daha ileri düzeyde bazı ilaçların yan etkilerini inceleyen branşlarda çalışmaya başlayacağız.
Biz, insana ait yağ dokusundan elde edilen kök hücrelerin kalp kasına dönüşme potansiyellerini deneysel olarak gösterdik. Daha önce tüp bebekte elde ettiğimiz embriyonik kök hücrelerden kalp kası hücresi elde etmiştik. Dolayısıyla yetişkin insanın kendi yağ dokusundan kalp hasarının tamirinde kullanılabilecek kök hücreler elde edildi. Aynı zamanda bebeğin kordon kanından da farklı hücre tiplerine dönüşebilen hücreler elde ettik. Ayrıca şu an için hayvan modellerinde embriyonik kök hücrelerinden üreme hücreleri elde edilebiliyor. Bu konudaki çalışmalarımız da devam etmektedir. Kök hücreler kullanılarak yapılan hücresel tedaviler günümüz ve yakın geleceğin en önemli araştırmalarıdır. Memorial AR-GE laboratuarı olarak bu çalışmaları daha ileri götürmek en büyük amacımızdır.
Prof. Dr. Semra Kahraman: Genetik tıbbın içersinde kısıtlı bir alanda hizmet veren bir birimdi. Ancak daha sonra genetik bilimin aslında tüm branşlarla ilişkili olduğu ve tüm branşların ileri açılımında bir şekilde genetik ile yollarının kesiştiği görüldü. Tüm bu gelişmeler, özellikle insan genom projesinin tam olarak bitirilmesi (1998-2003), genlerin net olarak tanımlanması ile insan genlerinin tüm bilinmeyenleri tam olarak ortaya kondu. Örnek olarak biz kadın hastalıkları doğum ve tüp bebek alanında çalışıyoruz. Bizim çalıştığımız alan birçok yönüyle genetik ile çok örtüşüyor. Çünkü dünyaya gelecek olan bebeğin sağlıklı olup olmadığını genetik çalışmalar ile öğreniyoruz. Özellikle tüp bebek yapan bir merkez olduğumuz için, embriyoları tanıdıkça bir süre sonra embriyoların genetiğini de anlama aşamasına geldik. Embriyo ne zaman doğru bölünür, hangi hastalıklar embriyoda ne zaman anlaşılır sorularının yanıtlarının hepsini üreme genetiği veriyor. Tüp bebek tedavisi için gelen hastalarda kromozom sayı bozukluğu örneğin Down Sendromu olup olmadığını araştırıyoruz. Yada ailesinde Akdeniz anemisi veya diğer tek gen hastalığı olduğunu bildiğimiz ailelerin yeni doğacak çocuklarının sağlıklı olması, hastalık taşımaması için Genetik Tanı Yöntemlerinden faydalanıyoruz. Sadece Türkiye’den değil dünyanın tüm ülkelerinden özellikle İtalya’dan bir çok hasta çift bu erken tanıyı yaptırmak için merkezimizi tercih ediyor. Sadece üreme alanında bu kadar çok hizmet veren genetik bilimi elbette diğer alanlarda da aynı şekilde gelişim gösteriyor. Kardiyolojide gösteriyor mesela; hangi hastalar kalp hastalığına genetik olarak daha eğilimli? Gastroenterolojide gösteriyor, genetik kökenli gastroenterolojik hastalıklar nelerdir? İnsanların hangi ilaçlara daha hassas olduğu yada hangi insanların hangi ilaçlara daha çabuk cevap verebileceği ve kanser genetiğiyle ilgili tüm soruların yanıtları genetik biliminde var.
Buraya hemen her branşı dahil etmek mümkün. Özellikle nörolojik hastalıklar ve metabolik hastalıklar gibi. Son dönemlerde ürolojide erkek kısırlığı dışında böbrek taşları içinde genetik çalışmalar var. Birçok branş artık genetikle birlikte çalışmak zorunda.
Son yıllarda ortaya çıkan gelişmelere bakıldığında genetiğin çok umut verici bir geleceği olduğunu görüyoruz. Çünkü genetik her branşla ilişkili çalışmalar yapıyor. Genetik insanların ilaçlara ne şekilde tepki verdiğini de araştırıyor. Günümüzde halen ilaç reaksiyonu nedeniyle ölen insanlar var. Böylece daha az risk almış ve tedaviyi de daha kısa sürede gerçekleştirmiş olacağız. Eğer hastanın genetik profilini bilirsek, hastanın vücudunun hangi ilaçlara nasıl tepki vereceğini de biliriz. Bir ilaç yerine diğerini kullanabiliriz. Genetik kanser ile ilgili çalışmalarda da kullanılabilir. Çünkü kanser hücrelerini oluşturan bir takım özel genler var. Kardiyovasküler hastalıklarda da aynı şeyi görüyoruz. Bazı insanların kalp ve damar hastalıklarına daha eğilimli olduğunu, bazılarının ise birtakım genleri taşıdıkları için bu hastalıklara karşı korumalı olduğunu görüyoruz. Genetik çok önemli çünkü genetiğin ilişkili olmadığı, kullanılamayacağı ve cevap veremeyeceği hiç bir branş yok.
Prof. Dr.Semra Kahraman: Birçok insanda kolesterol çok yüksek. Bende çok yüksek, spor yapmama ve yediğime içtiğime dikkat etmeme rağmen. Ailemde de aynı problem var. Büyük ihtimalle genetik bir problem. İşte genetik bütün bu riskli hastalıkların çok önceden tanımlanabilmesine, hangi ailede hangi bireyde o yönde bir risk var bunun ortaya konmasına yardım ediyor. Böylece siz ondan sonraki yaşam biçiminizi buna göre ayarlayarak götürüyorsunuz. Örneğin siz genetik olarak kalp hastası olma riskini taşıyorsanız, yıllık kontrollerinizi, gerekirse anjiyonuzu kalbi koruyucu tedavileri en başta diğer kişilere göre daha sık tutmak zorundasınız. Örneğin kanser olma riski taşıyorsanız, bunu çocukluk döneminden itibaren biliyorsanız genetik olarak kansere yatkın olan bireylerde taramaların daha sık yapılması ve erken teşhis konması böylece tedavi edilmesi mümkün. Onun için tüm bu alanlarda genetik olarak bazı testlerin varlığının bilinmesi çok önemli. Örneğin meme kanserinin genetik kökenli olan tipleri var. Farklı branşlar karşı tez olarak şunu getirebiliyorlar :Bir kadının ilerde meme kanseri olacağını bilmesi iyi bir şey mi? Elbette iyi bir şey çünkü böylece bu hasta kontrollerini, taramalarını daha sık ve daha detaylı yaptıracaktır.
Memorial Genetik Merkezinin büyümesi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Prof. Dr. Semra Kahraman: Bizim zaten kapsamlı bir genetik merkezimiz vardı ancak bu merkez sadece Tüp bebek konusunda araştırmalar ve çalışmalar yapan bir merkez niteliğindeydi. Şimdi hizmet yelpazemizi genişletiyoruz. Türkiye’de genetiği bu kadar geniş kapsamıyla diğer alanlara taşıyan ilk merkez olmak istiyoruz. Zaten tüp bebek merkezimizde yapılan işlemlere baktığımızda hepsinin Türkiye de ilk uygulamalar olduğunu görüyoruz. Bu öncü ve liderlik vasfımızdan yola çıkarak geleceğe yönelik böyle çalışmalar yapan genetik çalışmalara öncülük eden bir merkez oluşturmaya karar verdik. Bu konuda büyük avantajlarımız var çünkü zaten tüp bebek merkezi olarak genetik çalışmalar yapabilen çok iyi bir yapılanmamız ve dünyada bu konuda çok önemli çalışmalara ve ilk uygulamalara imza atmış olan Francesco Fiorentino ile olan beraberliğimiz var. Onunla çalışmaya başlamamızın sebebi de yine hem onun hem de bizim genetik alanında ilkelere imza atmak istememizdi. Bu amaç doğrultusunda yollarımız kesişti. Tüp bebekte elde edilen embriyolar onun genetik çalışmalarına kaynak oldu. Birlikte yaptığımız çalışmalarla dünyada embriyoda genetik tanı yapan (tek gen hastalıkları için) ve HLA doku tiplemesi yapan 4 merkezden biri olduk. Sanırım embriyodan HLA tanımlamasını en sık yapan merkeziz şu anda. Bu işin dünyadaki ilk öncülerinden biri olan Francesco Fiorentino ile çalışmamız ve bizim genetik konularda deneyimli ekibimiz sayesinde bu gerçekleşti. Bu alanda başarılı olunca başka alanlarda daha kapsamlı çalışmalar yapmaya karar verdik.
Merkezde tüm testler yapılabilecek mi?
Francesco Fiorentino: Başlangıç için en çok kullanılan, yaygın olan 100 test ile başlayacağız. Ancak kısa süre içinde 500 çeşit genetik testi yapabiliyor olacağız. Merkeze dünyanın pek çok ülkesinden hastaların yoğun ilgi göstereceğini düşünüyoruz. Ayrıca genetik testler için hastaların bizzat merkezimize gelmelerine gerek yok. Test yapılacak örneklerin merkeze getirilmesi bunun için yeterli. Ancak elbette testlerden sonra tedavi süreci için hastaların merkezimize gelmeleri gerekecek.
Prof. Dr. Semra Kahraman: Genetik testler için hastaların kendilerinin gelmesinden ziyade, kan örneklerinin gönderilmesi gerekiyor. Bu Türkiye için de geçerli, mesela uzak illerden insanların buraya gelmeden, belki de Memorial Hastanesi’nin zaman içinde tüm Türkiye’de örnek toplayan bir sistem oluşturması gerekir. Örneğin İtalya’da Francesco Fiorentino başkanlığını yaptığı Genoma Laboratuarı İtalya’nın her yerinden örnekler topluyor. Türkiye’de genetik hastalıklar konusunda çok zengin, heterojen bir genetik yapı var, kökenlerimiz farklı yerlerden geldiği için.
Genetik tanı, kök hücre çalışmaları vs. çok kısa süre sonunda insanlar kendi sağlıklarıyla ilgili her şeyi öğrenebilecekler ve daha sağlıklı nesiller yetiştirebilmek için adımlar atacaklar. Tüm bunların amacı bu değil mi?
Şu anda yapabildiğimiz, bireylerdeki genetik hastalıkların tanısının konması ve bu konuda tedaviye geçilmesi. Ancak insanlar sahip oldukları genetik yapıyı bilmiyor. Ne için taşıyıcı olduğunu, ileride hangi risklerle karşılaşabileceği vs.. Sahip olduğunuz genom çözüldüğünde tanı haricinde ne tür ilaç kullanacağınızdan ne tür tedavilerin sizin için yararlı olacağına kadar her şeyi öğrenebilirsiniz. Ama bir hastalığınız varsa bunun tanısı artık bizim için daha kolay. Bugün için Francesco 500 tetkikten bahsediyor ancak genetik olduğu belirlenen hastalıkların sayısı giderek artıyor, 3000 civarında hastalıktan söz ediliyor. Birçok da henüz tanımlanmamış ve araştırılan hastalık var; bu hastalıklarla birlikte yaklaşık 5000 kadar hastalığın genetik nedenli olması söz konusu.