Klasik tüp bebek uygulamalarında natürel yumurta gelişiminden farklı olarak başarı şansını arttırabilmek için daha fazla sayıda yumurta geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Şubat 2010
Klasik tüp bebek uygulamalarında natürel yumurta gelişiminden farklı olarak başarı şansını arttırabilmek için daha fazla sayıda yumurta geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Uyarıcı hormon ilaçları kullanılarak yumurtalıkların kontrollü olarak (kontrollü over hiperstimülasyonu - KOH) uyarılması yoluyla fazla sayıda yumurta(oosit) geliştirilmesi sağlanır.
Kullanılan hormonal içerikli ilaçlar özellikle polikistik over sendromlu (PCOS) olan hastalarda hormon tedavisine aşırı yanıt verme riskine (overyan hiperstimülasyon sendromu-OHSS)neden olabilmektedir. Yumurtalıkların aşırı uyarılması durumlarında hafif belirtiler olarak bulantı, kusma, ishal, büyümüş yumurtalıklar nedeniyle karın bölgesinde sıvı birikmesi gözlenirken, ilerleyen durumlarda ise akciğerlerde sıvı birikimi nedeniyle nefes darlığı, kan pıhtılaşmasında artma nedeniyle damarlarda pıhtı oluşumu, vücut sıvı ve elektrolit dengesinde belirgin farklılıklar, dehidratasyon (vücudun susuz kalması) gibi ciddi yan etkiler görülmektedir. OHSS nin ağır seyrettiği vakalarda hastanın hastanede yatarak tedavi olması gerekebilmektedir.
İn vitro matürasyon (IVM) yöntemi, hormon enjeksiyonları uygulanmadan olgunlaşmamış oositlerin toplanması ve laboratuvar ortamında olgunlaştırılması işlemidir. IVM özellikle yukarıda bahsedilen ve ciddi formlarında yaşamsal riskler taşıyabilen polikistik over sendromlu (PCO) hasta gruplarında tercih edilen ve kabul edilebilir düzeylerde gebelik oranlarının elde edilebilmesine olanak sağlayan bir yöntemdir.
Henüz olgunlaşmamış yumurtaların toplanarak laboratuvar koşullarında olgunlaştırılması sonrasında uygulanan tüp bebek işlemi ile elde edilen ilk gebelik ve canlı doğum,1994 yılında gerçekleşmiştir. Bu çalışmaların en kritik bölümü yumurtaların vücut içerisindeki olgunlaşmasını sağlayan faktörlerin laboratuar koşullarında oluşturulmasıdır.
Tüp bebek uygulamalarında hastalardan alınan olgun yumurta ve sperm hücreleri, kültür sıvıları içerisinde birleştirilmekte ve oluşan embriyolar yine bu sıvılar içerisinde büyütülmektedir. Günümüzde tüp bebek uygulamalarında kullanılan kültür sıvılarının içerikleri embriyo gelişimi için çok uygun hale getirildiğinden, laboratuar ortamında daha kaliteli embriyo gelişimi elde edilmekte olup , buna bağlı olarak gebelik oranları yükselmiştir. IVM tekniğinde ise olgunlaşmamış oositler laboratuvar koşullarında olgunlaştırılmaktadır. Bu yüzden IVM işlemi rutin tüp bebek uygulamalarından farklı protokoller gerektirmektedir. Laboratuvar ortamında oositlerin olgunlaşmasını sağlamak amacı ile embryo gelişimi için kullanılanlardan farklı kültür sıvılarının hazırlanması gerekir. IVM işlemi için gerekli kültür sıvılarının içeriği konusunda çalışmalar sürdürülmektedir.
Klasik tüp bebek uygulamaları ve IVM arasındaki bir diğer farklılık yumurta toplama işlemidir. IVM uygulamalarında bu işlem oositlerin henüz olgunlaşmamış olduğu dönemde gerçekleştirildiğinden yumurta toplamak için uygulanan aspirasyon basıncı daha düşüktür, aynı zamanda kullanılan aspirasyon iğnesi küçük çaptaki yumurtaları toplamak için farklı dizayn edilmiştir. Bununla birlikte yumurta toplama işlemini yapan doktor ve embriyoloğun bu konuda yeterli tecrübesi olması gerekmektedir.
IVM uygulamalarında, gerek klinik gerekse teknik standardizasyon eksikliği nedeni ile kullanım alanı kısıtlı kalmaktadır.
IVM yönteminin bir başka kullanım alanı da, uyarılmış sikluslarda olgun oosit sayısının beklenenden az olduğu durumlarda, olgun olmayan yumurtalara IVM işlemi uygulanarak elde edilen olgun yumurta sayısının arttırılması amaçlanmaktadır. Bununla birlikte bazı nadir olgularda yumurtanın yapısal veya genetik nedenlere bağlı olarak tekrarlayan uygulamalarda olgun yumurta elde edilememektedir. Bu olgularda IVM ile olgun yumurta elde edebilmek mümkün olmaktadır.
IVM uygulamaları günümüzde kullanılan rutin tüp bebek tekniklerinin başarı oranını halen yakalayamamakla beraber gelişen teknikler sayesinde gün geçtikçe daha başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. PCOS vakaları tüp bebek hasta grubu içerisinde en yüksek gebe kalma şansı olan vaka guruplarının başında gelmektedir ve rutin tüp bebek uygulaması sonucu gebe kalma şansı %50-%60 civarındadır. Ancak daha önce bahsettiğimiz olası yan etkiler nedeniyle özellikle risk taşıyan (daha önce OHSS geçirmiş hastalar gibi..) olgularda IVM uygulamaları ile %30 lara varan gebelik elde edilebilmektedir.
IVM uygulamalarında kullanılan tekniğin gelişmesi, kültür mediumlarının optimize edilmesi ve seçilecek hasta gruplarının doğru tercih edilmesi ile bu tekniğin yaygınlaşması ve klasik uygulamaların yerini alması mümkün olacaktır.
Yumurta toplama işlemi sonrası elde edilen olgun olmayan oositin IVM işlemi ile laboratuvar ortamımızda olgunlaştırılması esnasında gözlenen olgunlaşma fazları yukarıdaki gibidir |
Sıkı cumulus-oosit komplexi- olgunlaşmamış oosit |
Olgunlaşma aşamasında izlenen cumulus-oosit komplexi |
|
IVM işlemi ile laboratuvar koşullarında olgunlaşma bulgusu gözlenen cumulus-oosit kompeksi |
IVM işlemi ile laboratuvar koşullarında olgunlaştırılmış ve MİKROENJEKSİYON (ICSI) uygulamasına elverişli olgun oosit |
Daha detaylı bilgi için:
Bio. Hakan Yelke (hakan.yelke@memorial.com.tr) ve Bio. Sevil Ünal (sevil.unal@memorial.com.tr)