Kısırlık ortalama olarak her 6-7 çiftten birini etkiler. Bu çiftlerin yaklaşık yarısında da erkekler kısırlıktan sorumlu olarak görülürler. Varikosel erkek kısırlığının en sık tanımlanabilen nedeni olarak görülür.
Şubat 2007
Çocukluk çağından itibaren kısırlığa neden olabilecek etkenleri şöyle sıralayabiliriz:
İnmemiş testis
İnmemiş testis nedenlerden biridir. Kabakulak eğer testisleri tutar ise kısırlığa neden olabilir. Kromozomal problemler yada sperm üretiminden sorumlu genlerde eksiklikler bir diğer nedendir. Hormonal problemler nedenlerden biridir. Sperm üretiminde doğrudan etkin olan maddelerde eksiklik yada dışarıdan kontrolsuz alımlarında sorun olabilir ve buda kısırlığa yol açabilir. Şeker hastalığı , böbrek yetmezliği gibi kronik hastalıklarda, olumsuz çevre koşulları ,sigara, alkol, uyuşturucu kullanımı yüksek ısı veya radyasyona maruz kalma, çeşitli hastalıklar için kullanılan ilaçlar, kanser ilaçları kullanımları sonucunda giderek artan oranlarda erkek kısırlığı görülmektedir. Testislere ait enfeksiyonlar sperm üreten fonksiyonel yapıları olumsuz etkiliyebilirler ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklar sperm taşıyan kanallarda tıkanıklıklara yol açabilirler.
Spermleri taşıyan kanalların olmaması
Doğuştan olan bir diğer önemli kısırlık nedeni spermleri taşıyan kanalların olmamasıdır. Bu hastalarda testisde sperm üretimi olduğu bilinir ve testisden alınacak spermlerle çocuk sahibi olmaları sağlanabilir. Önemli olan; bu kişiler kistik fibrozis denen bir genetik hastalık taşıyıcısı olabilirler, eğer annede bu hastalığın taşıyıcısı ise çocukta bu hastalık görülebilir ve ölümcül bir akciğer hastalığı olabilir. Bu nedenle bu hastalığın taşıyıcısı olan çiftlere tüp bebek yöntemi ve bu yöntemde elde edilecek embriyoların genetik olarak incelenerek bu hastalığı taşımayan larının seçilerek anneye verilmesiyle çocuk sahibi olmaları önerilir.
Nedeni tespit edilemeyen kısırlık
Son olarak erkek kısırlığında önemli bir grup da nedeni tespit edilemeyen kısırlık grubudur. Belirgin bir tedavi modeli yoktur. Teknoloji geliştikçe bunların bir kısmının altından genetik nedenler çıkmaktadır. Bu grupta yardımcı üreme teknikleri kullanılarak çiftlerin çocuk sahibi olmalarını sağlamak en etkin tedavi yöntemidir.
Erkek kısırlığı söz konusu ise hangi testlerin yapılması gerekir?
Söz konusu hastalarda ilk yapılması gereken test semen analizidir. Bu test spermlerin sayı, hareketlilik ve morfoloji denen şekil özellikleri hakkında hekime bilgi verir. Bu anlamda ayrıntılı inceleme çok önemlidir. Çünkü bu test sorunun neden kaynaklanabileceğini işaret etmesi açısından çok yararlıdır ancak asla kesin olarak kişinin kısır yada üretken olduğunu söylemez, bu yanılgıya düşmemek gerekir.Sperm sayısı 5 milyon/ml altında ise kanda FSH, LH, Testosteron hormonlarının değerlerine bakmak gerekir. Bunlar sperm üretimini başlatan ve devamlılığını sağlayan hormonlar olarak sperm üretim fonksiyonu hakkında bilgi verirler. Yine düşük sperm sayımlarında genetik testleri yapmak önemlidir. Kromozom sayı ve yapı bozuklukları ve ayrıca sperm üretiminden sorumlu genlerin bulunduğu Y-kromozomuna ait mikrodelesyonları incelemek gerekir. Semen analizinde lökosit sayımı yüksek ise enfeksiyon bulguları incelenip antibiyotik tedavisi verilebilir, veya varikosel olasılığı değerlendirilip gerekiyorsa tedavisi planlanabilir.
Spermlerde nadir görülen ciddi şekil bozuklukları ortaya çıktığında yada erkekte bir kromozom hatası olabileceği olabileceği düşünüldüğü durumlarda FISH tekniği ile spermlerdeki kromozomal hatalar incelenmelidir. Bu uygulama mikroenjeksiyon tekniği ile elde edilecek embriyoların olası kromozom bozuklukları konusunda önceden bilgi vermesi açısından çok önemlidir.
Erkek kısırlığında uygulanan tedavi yöntemleri nelerdir?
Erkek kısırlığında yerine göre cerrahi yada tıbbi (ilaçla) tedaviler yapılabilir. Kanal tıkanıklıklarında uygun bölgelerde cerrahi olarak tıkanıklığı açma operasyonları yapılabilir ancak bu operasyonların başarıları istenilen oranlarda olmayabilir. Varikosel tedavisi yine cerrahi bir tedavidir, mikrocerrahi yöntemlerin uygulanması başarılı bir tedavi için olmazsa olmazdır. Başarı için endikasyonun çok iyi belirlenmesi gerekir. Tıbbi tedaviler ilaç uygulamaları ile yapılır, alanı sınırlıdır. Enfeksiyon ve testosteron hormonu yetersizliklerinde başarılı olabilir. Bunlar haricinde sperm sayı hareketlilik ve şekil bozuklukları durumlarında ampirik tedaviler uygulanabilir. Başarıları tartışmalıdır. Bu tedavilerin başında antioksidan tedaviler ve antiöstrojen tedaviler gelir ve yerinde uygulamalarda başarılı olabilirler.
Kısır erkeklerin sağlıklı yaşam tarzını seçmeleri de sperm üretiminin iyileşmesinde yardımcı olabilir:
Vitamin C ve E antioksidan etki nedeniyle alınmalıdır. Çinko ve selenyum da sperm üretiminde olumlu etki yapabilir.
Erkek infertilitesinde uygulanan laboratuvar testleri ve cerrahi yöntemleri nelerdir?
Bir hastanın yapılan testlerinde menide hiç sperm saptanmadığı durumda neler yapılmalıdır?
Menide hiç sperm çıkmadığı durumlarda cerrahi yollarla testis dokusundan sperm aramak gerekir. Sperm bulmada değişik yöntemler kullanılabilir. Testisde sperm üretiminin var olduğu bilinen durumlarda iğne ile testisden sperm çekilmesi yani TESA tekniği uygulanmaktadır. Mikro TESE, testisden ameliyat mikroskobu eşliğinde sperm aranması ameliyatına verilen isimdir. Tıkanıklığa bağlı olmayan azoospermi (menide sperm olmaması) hastalarında testisden sperm bulmak için ameliyat mikroskobu altında 20 – 30 X büyütme sağlanarak yapılan bir mikrocerrahi uygulamasıdır. Testis içinde spermlerin üretildiği kılcal tübüllerin görülmesi sağlanarak bu tübüllerin arasından genişlemiş olanların seçilmesi ve sperm içerme olasılığı yüksek olan bu tübüllerin alınarak sperm bulma şansının arttırılması esasına dayanan bir işlemdir. Bu şekilde klasik TESE yöntemine oranla daha az doku alınarak daha fazla sayıda sperm elde edilebilmektedir, ayrıca daha az doku alınması testise daha az zarar verilmesi yani testisin daha iyi korunması anlamına gelir. Mikro TESE yöntemi ile kliniğimizde % 57 oranında sperm elde edilebilmektedir. Ayrıca eski klasik yöntem TESE ile sperm elde edilememiş hastaların yaklaşık % 33’ünde bu yöntem ile sperm bulunabilir. Böylece artmış sperm bulabilme temelinde eskiye oranla daha fazla hastanın baba olabilmesine olanak sağlanabilmektedir.