Rahim iç duvar dokusu olan endometriyumun rahim dışında bulunması durumu endometriosis olarak adlandırılır. Üreme çağındaki kadınların % 3-10’unda görülebilmektedir. Nedeni tam olarak aydınlatılamamakla beraber...

ENDOMETRİOZİS VE İNFERTİLİTE

Ocak 2014

Rahim iç duvar dokusu olan endometriyumun rahim dışında bulunması durumu endometriozis olarak adlandırılır. Üreme çağındaki kadınların % 3-10’unda görülebilmektedir. Nedeni tam olarak aydınlatılamamıştır. Birinci derece yakınlarında hastalık olan kadınlarda 6-7 kat daha sık görülmesi bu hastalığın genetik temelinin de olabileceğini düşündürmektedir. 

Endometriyum dokusu; her adet döneminde hormonların etkisiyle gelişerek kanama ile dökülür. Rahim içindeki dokular vajinal yolla adet kanaması olarak dışarı atılırken, endometriozisli olgularda rahim dışına yerleşmiş olan dokular kanadığında bulunduğu bölgede birikir ve çevresindeki hücrelere zarar verir. Karın içinde özellikle pelvis bölgesinde yerleşen birçok odakta oluşan ufak kanama alanları; çevre dokularda yapışıklığa ve her adet dönemi hissedilen şiddetli ağrılara neden olabilir. Daha derin yerleşimlerde ise zaman içinde cinsel ilişki sırasında, idrar veya dışkılama sırasında ağrılar yapabilir. Yumurtalıklarda olduğunda her adet döneminde oluşan bu kanamalar birikerek eski kanla dolu kistlere (endometrioma) neden olabilir. Ameliyat sırasında; biriken bu eski kanın, erimiş çikolata görüntüsü vermesi nedeniyle bunlara aynı zamanda ‘çikolata kisti’ de denir. Endometriozis rahim duvarında olursa  ‘adenomiyozis’ olarak adlandırılır. Bunun dışında endometriozis, çok nadiren pelvisten daha uzakta vücudun herhangi bir bölgesinde yerleşim gösterebilir. 

Sağda endometrioma, solda foliküller izleniyor.
Adenomiyozis; heterojen ve lokal olarak
myometrial eko artışı izleniyor. 
 
HSG – iki taraflı dev hidrosalpenks

 

Endometriozisin klinik semptomları tanı için önemlidir. Özellikle adet döneminde ağrı en ön plana çıkan şikayettir. Cinsel ilişki sırasında, idrar veya dışkılama sırasında ağrı da görülebilir. Şiddetli Endometriozis olgularında yumurtalıklarda yer kaplayan ve ultrasonografi ile tipik görüntü veren endometriomalar tanıda yardımcıdır. Kanda bakılan ve bir tümör belirteci olan CA 125 Endometriozisli hastalarda yüksek bulunabilmektedir. Ancak kesin tanı laparaskopi ile lezyonun görüntülenmesi ve lezyondan alınan örneklerin patolojik incelenmesi ile konur.

Endometriozis infertiliteye yol açabilir. Çocuk sahibi olma güçlüğü olan kadınların neredeyse yarısında Endometriozis saptanmaktadır. Özellikle karın içinde, tüplerde oluşan yapışıklıklar; yumurta ve spermin birleşmesini güçleştirebilir, bazen de tamamen bozup kısırlığa neden olabilir. Tüplerin ucunda yapışıklık ve tıkanma olup tüpün içinde sıvı birikmesi durumuna hidrosalpenks denir. Hidrosalpenks varlığında tüpteki biriken bu sıvı geri rahime doğru akarak embriyoların tutunmasını engellediği gibi, gebelik olursa düşük riskini de arttırabilir. Endometriozisin oluşturduğu pelvik yapışıklık ve anatomik değişikliklerin yanısıra özellikle yumurtalıklarda büyük endometrioma varlığı yumurta hücrelerine kitle etkisi ile bası yaparak yumurta rezervinin azalmasına yol açabilir. Bu nedenle ultrasonografi ile folikül sayımı yapılarak ve antimülleriyan hormon (AMH) bakılarak yumurta rezervinin değerlendirilmesi ve hastanın bu yönde bilgilendirilmesi önemlidir. 

Tedavi; hastanın durumuna göre ilaç tedavisi veya cerrahidir. İlaç tedavilerinde amaç Endometriozis dokusunun baskılanmasıdır. Ağrı kesici ilaçlar, doğum kontrol hapları, baskılayıcı etki yapan progesteron hormonları içeren veya yalancı menopoza sokan ilaçlar (depo agonistler) kullanılabilir. Adenomiyozis varlığında 1-2 ay depo agonist kullanılması lezyonu baskılamak açısından yardımcı olabilir. İlaç kullanırken en önemli sorun bunların yan etkileridir. 

İnfertilite şikayetiyle gelmiş hastada Endometriozisten şüphe ediliyorsa öncelikle rahim tüp filmi (HSG) istenerek tüpler değerlendirilmelidir. Tüplerin etkilenme şüphesi olduğunda,  hidrosalpenks veya büyük çikolata kistleri varlığında; tanı ve tedavi amaçlı olarak laparaskopi yapılmalıdır. Cerrahi sonrası lezyonların tekrar edebilme olasılığı mevcuttur. Bu nedenle endometriozisli hastaların sürekli takip edilmesi gerekir. 

Endometriozisi olan, yaşı genç, infertilite süresi kısa, tüpleri ve spermi normal olan çiftlerde öncelikle yumurtalma ve aşılama gibi basit tedavi yöntemleri denenebilir. Bununla beraber tüplerde iki taraflı tıkanıklık olan, uzun infetilite süresine sahip veya diğer yöntemlerle gebelik oluşmayan çiftlerde tüp bebek tedavileri önerilir. Tüp bebeğe gidildiğinde yumurtalık rezervi uygunsa, endometriotik odakları baskılama açısından, uzun protokoller tercih edilmelidir. 

Sonuç olarak endometrozis kanser olmamakla beraber; üreme çağında, sürekli ilerleyici, hasar verici etki yapıp; ciddi ağrı ve infetilite şikayetlerine neden olabilen bir hastalıktır. Hastaların sürekli monitorizasyonu gerekmektedir. 

 

Daha detaykı bilgi için; 

Dr. Funda Aybar (funda.aybar@memorial.com.tr)