Dünya genelinde tüm çiftlerin yaklaşık %15’inde birincil veya ikincil dereceden infertilite sorunu mevcuttur ve infertil çiftlerin yarısına yakınında erkek kaynaklı problemler asıl infertilite nedenini oluşturmaktadır.

Ocak 2009

Günümüzde, tüp bebek uygulamarında kullanılan sperm hazırlama teknikleri, intrasitoplasmik sperm enjeksiyonu (ICSI) ve son zamanlarda çok etkin olarak kullanılmaya başlanan intrasitoplazmik morfolojik olarak seçilmiş sperm enjeksiyonu (IMSI) erkek kaynaklı infertilite sorununu büyük ölçüde çare olmaktadır. Buna karşın özellikle azospermik (sperm bulunmamsı) veya spermlerde çok ileri derecede morfolojik hataların olduğu vakalarda halen istenilen başarı oranlarına ulaşılamamıştır.

Spermin hareket ettiği kanallarda herhangi bir tıkanıklığın olmamasına karşın ejakülatında sperm bulunmayan (non-obstrüktif azoospermi) vakalarda asıl problem spermin testislerde sadece belirli alanlarda çok düşük sayıda ve yetersiz olgunlukta üretilmesi ve/veya hiç üretilememesidir. Bu tip vakaların yaklaşık %50’inde, merkezimizde de uygulanan mikro TESE (mikro testiküler sperm ekstraksiyonu) ile sperm elde edilebilmekte ve ICSI sonrası çiftlerin %25-30’ine gebelik şansı verilmektedir.

Azospermiden sonra şiddetli erkek infertilitesine sebep olan en önemli sorun spermin çok büyük yapısal anormallikler içermesidir. Bu yapısal anormalliklerin büyük oranda sperm başında olması, spermin üretimindeki (spermatogenesis), özellikle genetik kaynaklı problemlerin varlığına işaret etmektedir. Spermin yapısal ve morfolojik anormallikleri arasında tüp bebekte en çok sorun oluşturan ve düşük fertilizasyon ve gebelik oranlarına sebep olan iri/büyük baş (megalo head) veya makrosefalik sperm sendromudur. İlk olarak 1977 yılında tanımlanan spermlerdeki büyük baş sendromu, ejakülatta çok yüksek oranda büyük başlı, ileri derecede baş anormallikleri olan ve birden fazla kuyruğu olan spermlerin varlığı ile tanımlanmaktadır (figür 1A). Literatür dilinde makrosefali olarak bilinen bu sendrom şiddetli erkek infertilitesi olan vakaların %1’den daha azında görülmektedir.

Büyük başlı spermlerde yapılan kromozomal inceleme bu tip spermlerin kromozomal içeriğinin bölünme kusurlarından dolayı, olması gerekenden daha fazla olduğunu göstermektedir. Normal sperm de 1N olarak gösterilen kromozomal içerik büyük başlı spermlerde, katlanarak 2N, 3N (poliploidy) hatta daha fazla olabilmektedir (figür 1B). Ayrıca bu spermlerde bir veya daha fazla kromozomda anormal sayısal değişiklikler (yüksek anöploidy) saptanmaktadır. Bu nedenle yüksek oranda büyük spermi olan vakaların spermleriyle yapılan enjeksiyonlarda düşük fertilizasyon oranlarıyla, embriyolarda yüksek kromozomal anormallikleriyle ve düşük gebelik oranlarıyla karşılaşılmaktadır. Son yapılan çalışmalar, ejakülatında yüksek oranda büyük baş anomalisine sahip sperm bulunan vakalarda, normal baş yapısına sahip sperm bulunsa dahi, bunların kromozomal olarak anormallikler içerme ihtimalinin çok yüksek olduğunu göstermektedir. Bunun sebebi de spermin oluşması esnasında fonksiyonel olan genlerden birinin bozuk olması, yani genetik bir problemin olmasıdır. Çok yakın zamanda yapılan bir çalışma ile büyük baş anomalisine hücre bölünmesinde fonksiyonel olan aurora kinaz C genindeki (AURKC) mutasyonun sebep olduğu ortaya konmuştur.

Bir diğer çalışmada ise ejakülatında %20’den fazla oranda büyük baş anomlisi olan vakaların, genetik danışmanlık ile bilgilendirilmesi, gelişecek olan embriyolarda kromozomal anormalite riski, buna bağlı erken dönem düşük riskleri ve bahsi geçen mutasyonun olası erkek çocuğa aktarılma riski detaylı şekilde anlatılmalıdır. Ayrıca, bu vakalarda bir diğer önemli yaklaşım ise merkezimizde de başarılı şekilde uygulanan preimplantasyon genetik tanının (PGT) gelişen embriyolara uygulanmasıdır. Bu sayede hem kromozomal olarak hem de genetik olarak normal embriyoların anne adayına transfer edilmesi mümkün olmaktadır. Merkezimizde yaptığımız ve bilimsel olarak yayınladığımız çalışma ile yüksek oranda büyük baş anomalisi olan vakalarda, ICSI işleminde ejakülatlarından detaylı inceleme ile seçilen görece daha normal baş yapısına sahip spermler kullanılmış ve gelişen embriyolar yapılan genetik tanı (PGT) ile kromozomal olarak incelenmiştir. PGT sonrası kromozomal olarak normal olan embriyoların anne adaylarına transfer edilmesi ile daha yüksek gebelik oranları elde edilmiştir. Bu çalışmadaki önemli bulgulardan biride, incelenen embriyolarda, büyük baş sperme bağlı kromozomal anormalite artışının saptanmış olmasıdır.

Büyük baş sperm sendromu olan vakalarda, bir diğer yaklaşım ise spermlerin yaklaşık 8000 kez büyütülerek incelenmesini sağlayan mikroskop sistemi kullanılarak incelenmesi ve enjeksiyon için seçilmesidir. Bu özel sistem ile sperm çok detaylı şekilde incelenebilmekte, yapısal ve morfolojik olarak en normal olan sperm seçilebilmektedir (“Haziran 2008” E-bültenimize bakınız). Seçilen bu spermlerin yumurtaya enjeksiyonu ile (IMSI), özellikle şiddetli erkek infertilitesi olan, yani spermlerinde ileri düzeyde yapısal anormallikleri olan vakalarda daha iyi embriyo gelişim ve daha yüksek gebelik oranları elde edilmektedir.

Bahsedildiği gibi, büyük baş sperm sendromu, tüp bebek kliniklerinin karşılaştığı en zorlu şiddetli erkek infertilite endikasyonlarından biridir. Merkezimizde, bu sendromlu vakalar, tedavi öncesinde, özellikle spermlerinde bulunma ihtimali yüksek olan kromozomal anormallikler ve gen mutasyonu açısından detaylı olarak bilgilendirilmektedir. Ayrıca olası düşük fertilizasyon, kötü embriyo gelişimi ve düşük gebelik oranları detaylı şekilde anlatılmaktadır. Etkinlikleri yapılan çalışmalarla da gösterilen PGT ve IMSI özellikle bu vakalara önerilmektedir.

                
A) Büyük başlı (megalohead veya
makrosefali) sperm
  B) Kromozomal analizi yapılmış büyük başlı
spermde kromozomdaki sayısal artış
(poliploid sperm)

Konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgi için;

info@tupbebek-genetik.com adresine mail atabilirsiniz.