Kontrollü over uyarılması (Kontrollü ovaryan hiperstimulasyon) olarak adlandırılan ovulasyon indüksiyonu tedavileri başarılı bir tüp bebek tedavilerinde anahtar rol oynamaktadır. Tüp bebek tedavisi kararı alınan kadınlarda, gebelik şansını artırmak için, gonadotropinler olarak adlandırılan hormonlarla uyarılma sonucu yumurtalıklardan yeterli sayıda olgun yumurta elde edilmesi amaçlanır. Dikkatli ve yakın bir takip sonucunda istenilen düzeylerde hormon artışı ve yeterli yumurta sayısına erişmek...
Kontrollü over uyarılması (Kontrollü ovaryan hiperstimulasyon) olarak adlandırılan ovulasyon indüksiyonu tedavileri başarılı bir tüp bebek tedavilerinde anahtar rol oynamaktadır. Tüp bebek tedavisi kararı alınan kadınlarda, gebelik şansını artırmak için, gonadotropinler olarak adlandırılan hormonlarla uyarılma sonucu yumurtalıklardan yeterli sayıda olgun yumurta elde edilmesi amaçlanır. Dikkatli ve yakın bir takip sonucunda istenilen düzeylerde hormon artışı ve yeterli yumurta sayısına erişmek, hastanın en yüksek başarı şansını yakalamasını sağlarken tedavinin de sorunsuz tamamlanmasına şans tanıyacaktır. Bu şartlar altında yapılacak olan kontrollü ovaryan hiperstimulasyon tedavileri yan etkiler açısından oldukça düşük risklere sahiptir.
Yumurtlamayı uyarıcı ilaçlarla bağlı olarak ortaya çıkabilen ve kısaca OHSS (ovaryen hiperstimulasyon sendromu) olarak adlandırılan yan etkiler, tedaviye aşırı yanıt verme sonucunda gelişebilen bir dizi olaydır. Bu durum tedavi tamamlanmadan erken dönemde (son olarak yapılan olgunlaştırma iğnesinden 3–7 gün sonra) oluşabileceği gibi tedavi sonrası geç dönemde de (12–17 gün sonra) ortaya çıkabilmektedir. Hastaneye yatırılarak yakın gözlem altında takip edilmesi gereken ciddi bulgular hastaların yaklaşık % 1-2’sinde görülür.
Tüp bebek tedavileri öncesinde veya tedavi sırasında hangi hastaların OHSS geliştireceği yüzde yüz bilinemese bile risk altında olan hastaların belirlenmesi ve buna göre davranılması mümkündür. Bu risk grupları;
Bunların yanında, çok sayıda yumurta gelişimi, yüksek veya tekrarlayan dozlarda dozlarda hCG (çatlatma hormonu uygulaması) ve çoğul gebelik oluşumu riski arttıran faktörlerdir.
Bu sendromun belirtileri arasında yumurtalıkların aşırı büyümesi, karın içerisinde sıvı birikmesi ve sindirim sistemi ile ilgili sorunların ortaya çıkması (bulantı, kusma, ishal) sayılabilir. Ön bulgular; karın ağrısı, kilo alımı, karın çevresinde artış ve yumurtalıklarda büyümedir. OHSS’nin derecesine göre, bulantı, kusma, gerginlik, ishal, karın içinde ve akciğerlerde sıvı toplanması, nefes almakta zorluk, idrar miktarında azalma, düşük tansiyon, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma, yaygın ödem, damar içinde pıhtılaşmaya eğilim, vücutta sıvı ve elektrolit dengesinde bozulma ve hipovolemi görülebilir.
OHSS’nin oluşum mekanizmasındaki ana unsur damar geçirgenliğinin artmasıdır. Böylece damar içindeki sıvı dışarı kaçar ve öncelikle karın boşluğunda birikir. Damar çeperinin geçirgenliğinin artmasından sorumlu tutulan ana faktör “vascular endotelial growth factor (VEGF)” adı verilen bir maddedir. Bu madde, polikistik over hastaların yumurta toplama gününde bakıldığında, kan ve yumurta içi sıvılarında yüksek bulunmuştur. Bu nedenle OHSS gelişiminde önemli bir etken olarak görülmektedir.
Nadirde olsa görülebilen bu ciddi durumdan korunmanın birinci yolu yukarıda bahsedilen risk faktörlerine sahip hastaların tedavi öncesinde belirlenmesi ve tedavinin buna göre daha dikkatli ve yakın takip edilmesidir. Bunun dışında alınabilecek diğer önlemler kısaca şunlardır;
Oluşan belirtilerin derecesine göre tedavi planlanır, çoğunlukla istirahat, ağrı kesici, proteinden zengin diyet ve dengeli sıvı alımıyla bu durum düzeltilebilir; ancak daha ağır formlarda hastaneye yatırmak gerekebilir. Hastanede takip edilen hastalara damar yolu açılarak sıvı ve albümin takviyesi yapılır, bulantı ve ağrı kesici ilaçlar verilir, damar içi pıhtılaşmaya karşı önlem almak için de tedaviye kan sulandırıcı bir ilaç olan heparin eklenir. Günlük kilo takibi, karın çevresi ölçümü yapılır; tedavinin etkinliği ve sıvı-elektrolit takibi için günlük kan testleri alınır. Karın içinde sıvı birikiminin fazla olduğu durumlarda karın içindeki sıvı bir kateter yardımıyla çekilebilir (parasentez). Genellikle 10–14 günlük bir dönemde iyileşme sağlanır. Ancak gebelik oluştuğu takdirde bu süre 3 haftayı bulabilir.
Daha detaylı bilgi için;
info@tupbebek-genetik.com