Prof.Dr. Kahraman ile buluşmamızı ömür boyu hatırlayacağız...

Şubat 2020

 “Aydınlıktan Önceki Karanlık”

“Bazen çığlık atmak istersin, umudunu kaybedersin, kırıp dökmek, nefret etmek istersin. Ya da hiçbir şey yapmadan sessizce ağlamak.

Bütün bunlar normal. Yürüdüğümüz bu yol uzun ve uğraşlı. Hepimiz farklıyız ve kendimize özgü şekilde yaşıyoruz. Bununla başa çıkmanın doğru bir yolu veya reçetesi yoktur. Önemli olan ümidini kaybetmeden ikinci, üçüncü görüş aramak, doktor, klinik veya ülke değiştirmekten korkmayın…”

Milen ve Svetlana Bozhilovi yıllardır evliler. Çocuk sahibi olmak istediklerinde zorluklarla karşılaştılar ve tüp bebek tedavisi olmaya karar verdiler. Ancak bunun göründüğünden daha zor olduğunu gördüler ve bu yolda çok çabaladılar.

“İşte Milen ve Svetlana’nın bizlerle paylaştıkları…”

 - Bizim hikâyemiz gerçek bir masal gibi. Aynı hastanede 10 saat ara ile doğmuşuz. Sonra yollarımız lisede kesişti ve arkadaş olduk. İlk görüşmemizden 25 yıl sonra bir noelde sevgi kıvılcımı alevlendi.

Hayatı dolu dolu yaşıyorduk. Eğlenceler, yolculuklar her şeyin bizim elimizde olduğunu düşünüyorduk ve sonsuz zamanımızın olduğunu düşünüyorduk. Ama öyle olmadı. Çocuk sahibi olmaya karar verdiğimizde olmadığını gördük. Herkesten duyduğumuz cümleler “Sakin olun” “Endişelenmeyin”

Biz de öyle yaptık, ilk iki yıl endişelenmedik. Sonunda anladık ki ne sakin olmanın ne de endişelenmemenin, onlarca ovulasyon takibinin ve bacakların duvara kaldırılmasının sonuç vermediğini gördük.

Bulgaristan’daki en iyi kliniklerden birine gittik. 5 yıl boyunca sayısı hatırlanamayacak kadar işlem gördük. Birkaç kez “Bir sonraki denemede olacak” cümlesini duyduk. Bir tane pozitif test elde ettik o da 2 gün sürdü. Bütün sevgimizi ve inancımızı kaybettik. Bunun sonucunda omuz kaldırma ve açıklanamayan infertelite tanısı ile donör yumurta kullanmaya yönlendirildik. Yani 5 yıl sonra en baştaydık.

Şüphesiz, Hayal Ettiğin Yere Ulaşacaksın

Prof.Dr. Kahraman ile buluşmamızı ömür boyu hatırlayacağız. Öncelikle hastanede olduğunuzu anlayabiliyorsunuz. Renkli röntgene baktığında kanallarda sorun olduğundan emindi ve laparoskopi yapılması gerektiğini söyledi. Şehirdeki 5 mükemmel günden sonra seçmiş olduğumuz farklı bir kliniğe gittik oradaki doktor da Prof. Kahraman’ın şüphesini doğruladı. Bize sadece nerede devam edeceğimizi seçmek kalıyordu. Biz de Memorial’e karar verdik.

Tabii ki alt yapısı ve lüks her şey değil. Evet, oldukça dikkat çekiyor, ancak Türkiye bu yüzden dünya tıbbında önde gelen ülkelerden değil. Bulgaristan’da muayene için beklerken, diğer hastalarla sürekli konuşuyorduk.  Onlarca çift, onlarca olay ve neredeyse hepimiz aynı şekilde, aynı ilaçlarla hatta aynı dozlarla tedavi görmüştük. Memorial’da ilk dikkatimizi çeken, gün içerisinde kan tahlili yapılması ve sonuçlara göre dozları belirlenmesi. Ve tabi ki de açıklamalar, sorularımız ne kadar da gülünç olsa cevap buluyordu. Sürekli yanımızda Bulgarca bilen tercümanlar bulunuyordu. Herhangi bir dil engeli yoktu.  Bunun dışında tüm doktorlar İngilizce konuşabiliyorlar. Embriyolojinin seviyesi de oldukça yüksek. Ama işin aslı bize göre Türkiye sağlığa çok daha fazla yatırım yapıyor.